Keyifli okumalar.
🪄
Uzay bir hışımla telefonla konuştuğu odadan çıkınca istemsizce ayağa kalktım. O kadar hızlı hareket ediyordu ki, bir şey olduğuna emindim artık.
"Uzay, ne oldu?" Diye sorup, cevap bekledim. Ama o hızla üzerine ceket almış, kapıya doğru ilerlemişti.
Ayakkabısını giyerken, yanına gitmiştim, ama benim konuşmama izin vermeden derhal kendisi konuşmuştu.
"Benim birkaç işim var, geç gelebilirim. Telefonu açmazsam, endişelenme."
Kapıyı açıp, kendisini resmen dışarıya atması saniyelerini almıştı.
Şaşkınlıkla kapının önünde durmuş, ne yapacağımı bilmez bir hâldeydim.
Kesin bir şey oldu, diye konuştu iç sesim.
İlk kez Uzay'ın böyle olduğunu görüyordum ve bu durum endişelenmeme sebep oluyordu. Belki de önemli işi çıkmıştır diye kendimi avuturken, tekrardan mutfağa geçmiştim.
,
Saatler geçmişti ve geceyarısı artık düşmüştü. Bu süreçte de endişem oldukça artmıştı. Uzay'ı aramıştım, açmamıştı. Arkadaşlarını da aramıştım, ama Uzay'dan haberleri olmadıklarını söylemişlerdi.
Kanepede oturmuş, onu beklerken kapıdan ses gelmesiyle hemen ayağa kalktım. Kapıya giderken anahtar çevrilme sesiyle Uzay'ın geldiğini anlamam geç sürmemişti.
İçeriye girdiği gibi kendisiyle birlikte gelen içki kokusu birkaç adım gerilememe sebep olurken, bu durum kaşlarımın çatılmasına sebep oldu.
"Bu saate kadar neredesin sen?"
Eve girip, beni takmadan salona ilerledi. Hızla peşinden ilerlerken, bu kadar saat neden haber vermediğini kavramaya çalışıyordum.
"Bana cevap ver, Uzay." Diye sakince konuştum bu sefer.
Kanepeye yayılmış, kafasını geriye atmıştı.
"Sana ne?" Demesiyle dumura uğramıştım.
"Bunca saat beni endişelendirip, şimdi de bu davranışını neye bağlamalıyım?"
Derin nefes alıp, burun kemerini sıktı.
"Beni rahat bırak, Neva. Karşında sana hesap verecek çocuk yok senin."
Böyle konuşmasıyla daha da sinirlenirken, içmiş olmasını bile takmamıştım.
"Hayatına girdiysem, sana ne diyemezsin. Anladın mı? Bunca saat neredeydin, beni endişede bırakırken bu kız ne yapar diye düşünmedin mi hiç?" Diye sertçe konuştum.
"Eve giriş-çıkış saatimi de ayarla istersen!"
Sesi oldukça kısılmış, neredeyse çıkmıyordu. Ama yine de hiddetle konuşmasından geri kalmamıştı.
"Bencilce konuşma, Uzay."
Sanki yasaklı kelime söylemişim gibi loş ışıkta bile parlayan masmavi gözlerini bana çevirdi. Gözlerinden alev çıkabilirdi, buna emindim.
"Bencilce konuşuyorum, öyle mi?"
Bir şey demeyip, sessiz kaldım. Yerinden hızla kalkıp, yanıma gelirken gerilemeden edememiştim. Kırmızı görmüş boğa gibiydi resmen.
"Bencilce konuştuğum, öyle davrandığım için mi bu siktiğimin hayatını yaşıyorum ben!"
Kısılmış sesini bağırmak için zorluyordu resmen. O kadar fazla içmesine rağmen, hâlâ dimdik ve dinç gözüküyordu.
Sakince konuşmaya karar verip, dudaklarımı araladım.
"Bugün ne oldu?"
Histerik bir kahkaha atıp, geriledi. Sinir bozukluğuyla güldüğüne emindim.
"Babama benzemeyeyim derken, ona benzedim ben. Oldu mu? Tatmin oldun mu? Başka ne hesap vermemi istersin, söyle."
Üstüme yürümesiyle bu kez ben geriye ilerledim. Dolan gözlerim yağmur misali akmamasın diye de direniyordum bir yandan.
İlk kez Uzay'dan çekindiğimi hissettmiştim.
"Biraz sakin olur musun? Yüksek sesten hoşlanmam."
Eliyle yüzünü ovduktan sonra odalar olan koridoru işaret etti.
"Odana git, Neva. Sinirim bozulmadan, hadi."
Önünde ağlamak istemediğim için ayaklarımı sürüyerek, odaya gittim. Üstümü bile değiştirmeden yatağa girerken gözyaşlarım yavaşça yanaklarımdan akmaya başlamıştı bile.
Duyduğum kırılma sesleriyle yüreğim hoplasa da, yanına gitmemen daha iyi olur diye düşündüm.
Bu gece ikimiz için de zorlu olacaktı. En azından bana göre.
🪄
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koca Bebek | Texting
Teen FictionGERÇEK HAYATTAN ALINTIDIR. Uzay ve Neva'nın hikâyesi. Uzay: Kimsin? 0536*******: Baş belan. Uzay: Mesajlarından sonra başımın belası olduğunu anladım, ama gerçeği soruyorum ben. 0536*******: Niye öyle dediniz beyefendi? 0536*******: Alındım, güc...