GERÇEK HAYATTAN ALINTIDIR.
Uzay ve Neva'nın hikâyesi.
Uzay: Kimsin?
0536*******: Baş belan.
Uzay: Mesajlarından sonra başımın belası olduğunu anladım, ama gerçeği soruyorum ben.
0536*******: Niye öyle dediniz beyefendi?
0536*******: Alındım, güc...
O konuşmanın üzerinden iki gün geçmişti. Annem ve babam Uzay'a daha da yakın olmuş, ona asla yabancılık çektirmiyorlardı. Bu durum içten içe hoşuma gitse de, birden bire yakın davranmaları şaşkınlığıma sebep oluyordu.
Uzay'ın yabancılık çekmediğini biliyordum, ama yine de bazen geriliyordu. Hemen alışmasını tabii ki beklemiyorum, ama zamanla olacağına emindim.
Şimdiyse havaalanına gidiyorduk. Arka koltuka oturup, akıp giden yolu izlerken Uzay'da ön koltukla aynı işlemi yapıyordu.
Annemler evden görüşmüş, havaalanına gelmek için ısrar etseler de, Uzay istememişti. Onlar da üstelememişti.
Hep beraber oturduğumuz bir anda biletini aldığını söylemişti. Bizimkilere de kısaca şimdiki hayatını; Almanya'da yaşadığını, mesleğini, şu an çalıştığını ve daha fazlalarını anlatmıştı.
Annemler gitmek isteyişini anlaşıyla karşılamıştı, ama bu durum benim için geçerli değildi. Uzay'ı ikna etmeye çalışsam da, dediğinden dönmemişti.
Yolculuğumuz bir süre daha devam ettikten sonra sona varmıştı. Kapıyı açıp inerken, Uzay'da tutan parayı ödüyordu.
Onlar da araçtan indiğinde, valizi çıkarıyorlardı. Uzay bana kısa bir bakış attığında yüzümü yana çevirdim. Kendi çapımda trip atıyor ya da atmaya çalışıyordum. Ama ikimizde içten içe birazdan konuşacağımı biliyorduk.
Havaalanına dahil olduğumuz gibi hızlanıp Uzay'ın koluna girdim. Onun beş adımı benim bir adımıma beraber olduğu için gerisinde kalıyordum.
,
Sadece somurtuyor, Uzay'ın peşinden yürüyordum. Birkaç işlem zamanı kolundan çıkmak zorunda kalmıştım.
Dün ani bir kararla gideceğini söylemiş, bahane olarak ise işlerini çok aksattığını öne sürmüştü. Ne kadar doğru olsa bile benim için bir bahaneydi bu.
Uzay durduğunda bende anlık olarak durdum. Buradan sonrasına gidemezdim, şimdiden vedalaşmamız lazımdı.
Bunun bilincinde olmak bile gözlerimin dolmasına sebep olurken, her zaman olduğu gibi dudaklarım büzüldü.
Uzay sevimli gülümsemesiyle bana baktığında, birden ellerini belime sardı. Hiç beklemeden anında kollarımı boynuna dolarken, ayak uçlarıma çıkmıştım bile. Sıkıca birbirimize sarılırken, kafamı kokusunun kaynağı olan boyun çukuruna gömdüm.
Bir süre öyle durduktan sonra kulağına doğru sessizce fısıldadım; "Gitmeni istemiyorum."
Bir elini çözüp saçlarıma çıkarırken, usulca okşamaya başlamıştı.
"Biliyorsun, gitmem gerek. Hem arada sen gelirsin, ben de gelirim." Deyip bu sefer o teselli verdi bana.
"Hiç gitme. Sessiz kalmak istemiyorum ki ben." Deyip yaşlı gözlerimi mavi hareleriyle buluşturdum.
"Hep konuşacağız." Deyip elini saçlarımdan çekmezden önce saç diplerimi öptü.
"Telefonunu yanından ayırma tamam mı? Ulaşamadığım gibi gelirim."
Kısa bir şekilde gülüp kafasını salladı; "Biliyorum."
Eliyle burnumun ucuna vurup, konuştu.
"Hemen kızarmış burnun."
Omuz silkip, dudaklarımı yanağına bastırdım.
Yumuşacıktı!
Homurdanmaya başlarken, hemen konuştum.
"Yaa çok güzel ama Uzay." Deyip bir yandan öpüyor, diğer yanağını ise sıkıyordum.
Kısa süre daha böyle durduktan sonra ayrılma vakti gelmişti.
Yine gözlerim istemsiz dolarken, Uzay'da benim farksız durumdaydı. Kendimle birlikte onu da daha fazla üzmemek adına ağlamayı sonraya bırakıp, ellerimi istemeden de olsa boynundan çözdüm. Uçağa geç kalmaması gerekiyordu.
O da ellerini çözerken, yutkundu. Benim yutkunmama ise boğazımdaki yumru izin vermiyordu.
"Vardığın gibi haber ver olur mu?"
"Olur." Deyip yürümeye başladı.
Biraz uzaklaştığı zaman geriye dönüp el salladı; "Görüşürüz civcivim. Kendine iyi bak."
Kocaman gülümseyip ben de el salladım.
"Görüşeceğiz koca bebeğim."
Gözden kaybolana dek arkasından bakmıştım. Arada bana dönüp el sallıyor, aynı şekilde bende ona karşılık veriyordum.
Tamamen gittiğinde ise gözlerimde asılı kalan yağmur damlaları dökülmeye başladı. Omzumu düşürüp, çıkışa doğru ilerlerken boşluk hissi asla beni terketmiyordu.
,
Neva: Uzay, (17.15)
Neva: Ben bir şey düşündüm.
Neva: Tekrardan yanıma mı gelsen acaba? 🥺
Koca Bebek: Daha şimdi vardım kızım. (20.27)
Koca Bebek: Nasıl geleyim?
Neva: Niye bağırıyorsun bana? (20.32)
Koca Bebek: Bağırmadım?
Koca Bebek: Bağırdığımı nasıl anlıyorsun mesaj da?
Neva: Bağırdın yani kabul ediyorsun.
Neva: TAMAM.
Koca Bebek: Trip yedim. (20.35)
Koca Bebek: Gel şuraya.
Koca Bebek: Neva?
Koca Bebek: 🥺🥺
Neva: Ay oha. (20.36)
Neva: Ss alim hemen.
Neva:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Neva: Eheheheheheh.
Koca Bebek: Rezil etme beni.
Neva: Ne oldu aslan parçası?
Neva: Hani asla kullanmazdın?
(Ps: Eski bölümler de Uzay'ın böyle bir sözü vardı.)