36.Bölüm

6.7K 406 48
                                    

X: Ödev yaparken beraber olamazsınız.

Biz:

Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar.

🃏

Beni şaşkın hâlimle öyle bırakıp, odadan çıkmıştı. Kendime gelmeyi beklemeden, hemen yatağımdan çıktım. Olayı kavramam lazımdı, zira her şeyin rüya olduğuna kanaat getirebilirdim.

Üstümü bile değişmeden dondurma desenli pijamamla aşağıya indim. Babam, annem ve Uzay kanepede oturmuş, gülüşerek muhabbet ediyorlardı.

Tam karşılarından durup, ellerimi belime koydum. Beni görünce sussalar da, dudaklarındaki gülümseme kalmıştı.

"Kahvaltı etmiyorsun diye seni beklemedik, kızım." Diye konuştu annem.

Olumlu anlamda kafamı sallarken, kapının yanına konmuş bavulumu görünce şaşırmadan edemedim.

En son odamdaydı.

"Bu bavul niye burada?" Deyip cevap bekledim.

Hepsi birbirine bakarken, iyice meraklanmıştım. Babamla, annem ciddi surat ifadelerine bürünseler de, Uzay'ın dudağının kenarı kıvrık bir şekilde ensesini kaşıyordu.

"Aslında sana sormadık, ama bir karar verdik." Diye söze girdi babam.

"Otur önce." Deyip karşımızdaki boş kanepeyi gösterdi annem.

Oturup, devam etmeleri için sakin kaldım.

"Eğitimini yurtdışında devam etmek istediğini biliyoruz, bunu sen de bize defalarca dile getirmiştin."

Evet, söylemiştim. Ama bu dediklerimin hepsi üniversite dönemi içindi.

"Kısaca ne demek istiyorsunuz?" Deyip hepsinin üzerinde gözlerimi gezdirdim.

"Bak kızım," diye söze girdi babam.

"Uzay buraya kadar geldi, konuştu bizimle. İlk başta bu duruma sert çıkışsam da, düşündükçe kabul edilebilir geliyor. Eğer sen de istersen, Uzay Almanya'ya döndüğünde onunla beraber gidebilirsin. Sana uygun olabileceğini düşüneceksen, orada eğitimine devam edebilirsin."

Sözleri beni dumura uğratırken, esas ilgilendiğim konu Uzay'ın onları nasıl ikna ettiğiydi.

Babam sessiz kalıp, bana baktığında konuşmam gerektiğini anlamıştım. Boğazımı temizleyip, söze girdim.

"Yani, olabilir aslında. Ani bir karar vermeniz şaşırttı beni sadece de, abimin haberi var mı tüm olanlardan?" Deyip gözlerimi annemle, babamın üzerinde gezdirdim.

Babam; "Biz konuşuruz onunla." Diyince sessiz kaldım.

"Ben üç gün sonra dönüyorum zaten. Eğer kararın kesinleşse, sana da bilet alırız." Diye konuştu Uzay.

Kafamı olumlu anlamda sallarken, artık annemle babam kendi aralarında yeni bir konu açmışlardı bile.

,

Aradan geçen üç saatin sonunda annemler Sera'ların ailesiyle dolaşmaya gitmişti. Sera'yla konuştuğumda daha gelmediğini söylemişti. O yüzden Uzay'la ben şu an evdeydik.

Uzay kanepede oturmuş, maillerini kontrol ettikten sonra televizyonu açmıştı. Bende o sırada annemin yaptığı yemekleri ısıtıp, yanına doğru ilerliyordum.

Belime iki tane yastık yerleştirip, kanepeye iyice kuruldum. Ayaklarımı uzatıp, Uzay'ın bağdaş yapmış ayaklarının üstüne koyup, bakışlarımı televizyona çevirdim.

Kanalları geziyor, izleyecek bir şeyler arıyordu. Sıkılıp, sağ ayağımı kaldırdım. Yüzünün bana taraf olan kısmına yerleştirip, kıkırdadım.

Uzay hiçbir tepki vermiyor, kanalları gezmeye devam ediyordu. Ayağımı biraz daha yana koyup, tam kulağının üstüne bastırdım.

Ayağım yüzünden yüzünü göremediğim için nasıl tepki vereceğini bilmiyordum.

Beklemediğim bir anda elini kaldırıp, kulağında olan ayağımın üstünü tuttu. Kızacağını sanıp tedirgin olurken, o gayet sevimli sesiyle konuşmaya başladı.

"Hey, civcivin ayağıyla mı konuşuyorum?"

Gülümseyip, başlattığı oyuna devam ettim.

"Buyrun, benim ayağım."

Yüzünü görmesem bile, dudaklarında masum bir gülümseme olduğunu tahmin edebiliyordum.

"Hım, civciv hemen ayağını çekmezse, o ayağı hiç acımadan gıdıklayabilirim." Deyip bir anda gıdıklamaya başladı.

Kahkahalarımı tutamazken, o da gülüşüyle bana eşlik ediyordu.

Kısa süre sonra aklıma gelen soruyla doğrulup, dudaklarımı araladım.

"Senin bavulunu açtık ya," diyince bakışlarını televizyondan çevirip, başını olumlu anlamda salladı.

"Niye hiç beyaz bir şey yok? Ya koyu renkler, ya da krem tonları."

Yutkunup, sessiz kaldı ilk saniyelerde.

"Beyaz rengi sevmem çünkü."

Kanepede oturmuş vaziyete gelip, konuştum.

"Neden ki?"

Bakışları harelerimi delip geçerken, yine aklımı karıştıracak sözler döküldü iki et parçasından.

"Çocukluğum beyaz bir evde mahkum kaldı çünkü. Ben oradan travmalarla çıksam bile, çocuk ruhum orada; beyaz evde can çekişiyor."

🃏

Bölüm Sonu.

Koca Bebek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin