51.Bölüm

4.5K 272 173
                                    

Keyifli okumalar.

🃏

Saniyeler, dakikalar, saatler ve en sonunda günler geçiyordu. Fiziksel olarak bunları yaşasam bile, aklım günler önce doktorun dediği cümlelerde asılı kalmıştı.

Kaç gündür yanından ayrılmıyor, okula gitmiyordum. Uygun donörün bulunması için zaman kısıtlıydı ve sorun buydu ki, Uzay'ın kanı çok geç bulunuyordu.

Doktorun dediği gibi de elimizde bir hafta yoktu. Hastaneye kalp hastası ve durumu kritik olan bir çocuk daha gelmişti. Eğer durumu kötüleşirse, cihazı Uzay'dan alacaklardı. O zamana kadar uygun donör bulunmazsa, olanları bize önceden söylemişlerdi.

Bu süreçte Uzay daha da içine kapanmış, konuşmuyordu. Ne kadar konuşturmaya çalışsam bile kurduğu cümleler veda eder gibiydi.

Bu sefer ben konuşmadan, Uzay'ın yorgun sesi kulağıma ilişti.

"Hikâye bitmeden kitap kapatıldığı zaman oluşan bu veda canımızı yakar hep. Öyle bir durum olursa eğer kendini toparlamayı bil, Neva."

Yutkundum, kalbimi acıtıyordu bu sözleri.

Uzay'la iletişimim olduğundan bu yana hep benimle olacağını ya da buna benzer sözleri onun dilinden duymamıştım hiç.

Bir gün beni terkedecekti, yollarımız ayrılacaktı, belki de.

Ama kendimi buna hiçbir zaman hazır hissedeceğimi sanmıyordum ben. Uzay benden gideceğine bu kadar eminken, onu düşüncesinden koparamıyordum bile.

Konuşmadım, sessizce durdum. Bu durumu bitirsin, beni üzdüğünü bildiği hâlde buna devam etmesin diye sessiz kaldım.

Anlamadı, veda etti bana.

"Eğer göçersem bu dünyadan, sana bir gmail gelecek. Mektup ya da, nasıl demek istersen artık. Onu okurken, ağlama sakın. Senin tek bir göz yaşına kıyamam ben."

Mavi hareleri kızarmıştı, uyumamıştı hiç. Düşünmüştü, belki de. Bir şey belli etmeden, içindeki anlatmadan düşünmüştü günlerce.

"Dilay.. onu benden sonra bulabilir misin? Onu çok aradığımı söyler misin?" Deyince aynı anda gözlerimiz yaşardı, yağmur misali akmaya hazırlandı.

Sessizliğin yeter, dedi iç sesim.

Sana veda etmesine katlanamıyorsan, konuşacaksın, diye fısıldadı bana.

"Beraber bulacağız, Dilay'ı beraber bulacağız."

Gözyaşlarım içinden gülümsedim ona. Tam karşımda uzanır vaziyette oturuyordu.

"Söz veremem, tutamayacağım sözleri vermeyi sevmem." Deyip kafasını olumsuz anlamda salladı.

Yaşayacağına ümidi yoktu, günlerce kendini içten içe öldürüyordu, farketmiyordu.

Konuşacağım sırada Javier girdi içeriye. Bizden farksızdı, sadece bazen okula gidip geliyordu.

Karan bey neredeyse her gün buradaydı, alıştığımız için de bir şey demiyorduk.

Koca Bebek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin