28.Bölüm

8.7K 464 35
                                    

Keyifli okumalar.

🃏

Kanepede oturup, dizimi istemsizce sallıyordum. Konuya nasıl gireceğimi bilmediğim için gergindim.

Uzay kısaca ayağıma göz atıp, sonrasında telefonunu kapattı.

Almanya'dan arkadaşı Javier aramış, uzun uzun konuşmuşlardı. Konuştukları zaman rahat olsun diye odadan çıkıp, uzun süre gelmemiştim, ama hâlâ konuşmaya devam ediyorlardı.

İkisinin de konusunun sardığı belliydi.

"Sorun mu var?" Diye sorup, gözlerini kıstı.

Ayağımdan dolayı böyle sorduğunu düşündüğüm için ayağımı durdurdum.

"Sorun denmez, ama bir şey hakkında konuşmak istiyorum seninle."

Telefonunu komidinin üstüne koyup, dudaklarını araladı.

"Bunun için mi kıvranıyordun?"

Omuz silkip, konuştum; "Evet."

Kanepeden kalkıp, yatağının ayak ucuna oturdum.

Konuşacaktık, ama konuyu nasıl açacağımı bilmiyordum.

"Direkt ben söyleyeyim istersen?"

Anlamayarak kaşlarımı çatsam da, ne diyeceğini merak ettiğim için kafamı olumlu anlamda salladım.

"İzleri soracaksın, değil mi?"

Yutkundum. Bu kadar fazla mı belli etmiştim?

"Evet aslında." Deyip yine de onayladım onu.

"Pekâlâ. Şimdi neden olduklarını da sormak istersin?"

"Merak ediyorum, doğru. Ama anlatmak istemezsen, anlarım." Deyip kendimi ifade etmeye çalıştım. Meraklı biri gibi gözükmek istemezdim -ki öyle biri de değildim.-

Uzay'dan önce tabii ki, diye düzeltti beni iç sesim.

"Hayır, sorun değil. Anlatmam lazımdı, ama bir türlü fırsatım olamadı."

Derin nefes verdi. Hâlâ ağrıları devam ediyordu, ama çok belli etmiyor, dün dediğim gibi kafasını dağıtmaya çalışıyordu.

"İzlerle başlayalım mı?" Diye sordum.

Kafasını sallayıp, konuştu.

"Babamın DNA testleri yüzünden." Deyip, durdu.

Gözleri yüzümü tararken, yatağından daha da doğruldu.

"Neden DNA testi yaptırıyordu?"

Omuzlarını düşürdü.

"Çok açık değil mi?"

Olumlu anlamda mırıldandım.

"Sonuç peki?" Diye sordum.

"Hep aynı. Pozitif. Sonuçların değişmesini ondan çok ben isterdim biliyor musun?"

Gözlerini benden çekmiş, yataktaki bir yere sabitleyip öyle konuşuyordu.

"Tek bir DNA testi yüzünden mi böyle izler oluştu?"

Kafasını olumsuzca salladı. Konuşmasını bekleyip, bir şey demedim.

"Bir tane yaptırdığını kim söyledi?"

Şaşkınca ona bakarken; "Nasıl yani?" Dedim.

"Her hafta en az bir kere kolumun aynı yerinden DNA testi yaptırırdı."

Bunlar daha yaşadıklarının bir kısmıydı, ama çocuk Uzay'ın bunları nasıl atlattığını düşünmeden edemiyordum.

"Sonuçlarının değişmeyeceğini bile bile mi?"

Gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordum, ne kadar bana bakmasa bile.

Fısıltıyla konuştu; "Bile bile."

Derin nefes verip, ayağa kalktım. Yanına doğru ilerleyince bakışları bana döndü. Gözlerindeki ışıltı gitmiş, yaşlarla kaplanmıştı.

Biraz eğilip, sıkıca ona sarıldım. Bu ilk sarılmamızdı, ama şimdilik buna takılmayacaktım.

O da bana karşılık verince daha sıkı sarıldım ona; aslında içinde hâlâ ölmeyen, başının okşanmasını bekleyen çocuk Uzay'a.

Başını boynuma gömünce ağlamaya başladığını omzuma damlayan yaşlardan dolayı anlamıştım. Üzerinden ne kadar yıllar geçse bile, yaraları hâlâ geçmemişti. Hissedebiliyordum, ne kadar büyürse büyüsün çocukluğunu yaşamadan, yaralarını sarmadan, içindeki acıyla ne kadar büyümeye devam edebilecekti ki?

"Uzay." Diye fısıldadım. Ağlamasını asla istemiyordum.

Kafasını boynumdan çıkarıp, hemen kızarmış gözleriyle bana baktı. Elimi kaldırıp, yaşlarını yavaşça sildim. Ona gülmek yakışıyordu, ağlamak değil.

"Özür dilerim, kendimi tutamadım."

Minikçe gülümsedim.

"Özür dilemene gerek yok, Uzay. Benim yanımda istediğini yapabilirsin."

O da aynı şekilde gülümserken sessiz kalmıştı.

Kalktığım yere tekrar geçip, oturdum. Ağlamışken, bileğini sormak istemiyordum. Eğer kendisi anlatmak isterse, bir şey demem, ama ben sormayacaktım.

Aklımı okumuşçasına konuşarak, düşüncelerimden ayırdı beni.

"Bilek olayını soracaksın şimdide?"

Omzumu silkip, konuştum.

"Yaşadıklarınla ilgili bir şey anlattırınca kötü oluyorsun, en azından ağlıyorsun. Bunu istemiyorum. Ne zaman kendini iyi hissedersen, anlat." Deyip gülümsedim.

"Sorun değil, anlatabilirim."

'Tamam' anlamında kafamı sallayıp, konuşmasını bekledim.

Derin nefes alıp, dudaklarını araladı.

"Bileğimi kestim, kısaca intihara etmeye çalışmıştım. Bu sebebten dolayı duruyor izi."

🃏

Bölüm Sonu.

Koca Bebek | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin