Canım Yanıyor, Çağan Şengül
Bu Gece Benimle Kal, Hande Mehan𓍯
Savaşta ve aşkta her şey mübahtır derler. Peki ya aşk yüzünden girilen savaşta, aşık olduğum adama karşı savaşırken yaptığım her şeyde mübah mıdır? Sırf canımı yaktığı için, canını yakacak olmam ona hak mıydı? Onu en derin acılarından, en hassas noktalardan vurduğumda fazla mı ileri gitmiş oluyordum yoksa sonuna kadar haklı mıydım?
Sigara paketinden bir sigara çıkartırken banyodan yayılan su sesini dinliyordum. Sigaramı yakarken gözlerim ben eve girmeden önce düşüp kırılan kupama takıldı. Bu evde ne kırılırsa kırılsın, ne parçalanırsa parçalansın ben toplamayacaktım. Çünkü ben yeterince kırılmıştım ve kendimi bile toparlayamazken başka şeyleri toparlayamazdım.
Deniz'in birazdan evden çıkacağını biliyordum. Çünkü daha dün telefonda konuştuğumuzda haftalardır üzerinde çalıştığı davayı sonunda çözdüğünü söylemişti. Sigaramdan derin bir nefes çektiğimde su sesi kesildi, telefonumu elime alıp Hera'ya, Deniz'de olduğuma ve kimseye söylemeden buraya gelmesi gerektiğini belirten bir mesaj attım. Mesajı yolladığım an telefonum çalmaya başlamıştı, arayan Emir'di.
"Okulda mısın?"
"Gelmeyeceğim, halsiz hissediyorum."
Gelen hışırtı seslerine yüzümü buruşturdum, başım çatlayacak gibiydi. "Hasta mı olacaksın yoksa?" çoktan olmamış mıydım? Deniz'e aşık olduğum gün kalbim hasta olmuştu zaten. "Yorgunum sadece."
"Tamam dikkat et" telefonu kapattığında masanın üzerine bıraktım ve sigaramdan derin bir nefes daha aldım. O anda mutfağın kapısı açıldı ve Deniz, gömleğinin düğmelerini ilikleyerek içeri girdi. Dolaba ilerlerken sadece bir saniyelik bir süre ile bana bakmış sonrasında dolabı açıp su şişesini dolaptan çıkarmıştı. Şişeyi ağzına dikip suyu büyük yudumlarla içti ve dolaba geri koydu. "Ben çıkıyorum" dolabın kapağını kapattıktan sonra bana baktı, omuzlarımı indirip kaldırdım ve bununla ilgilenmediğimi gösterdim. "Lavinia, bak bunu yapmak istediğine emin misin?"
"Bunu istemiyorum, bunu yapmak zorundayım. Yoksa senin sesini dahi duymak istemiyorum."
"Yapabilecek misin peki?"
"Sen yapabildiğine göre zor olmasa gerek."
"Ne?"
Sigarayı küllüğe bıraktım ve ona baktım "aylarca beni seviyormuş gibi hem beni hemde herkesi kandırabildin, herkes senin beni sevdiğine inandı, bende dahil. O yüzden bir hafta boyunca bunu yapabilirim." Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı. "O zaman bana böyle laf sokmayı bırak, yoksa başkalarının yanında da yapabilirsin."
"Sen o yüzden mi biz başbaşayken de beni seviyor gibi yaptın? Ne istiyorsun Deniz? Sırf başkaları inansın diye sevişelim bir de istersen, sen zaten alışıksın beni sevmediğin halde benimle sevişmeye."
"Bunları dinlemeyeceğim."
"Keyfin bilir."
Deniz hızla mutfaktan çıktığında titreyen ellerimle sigarayı aldım ve üst üste içime çektim. Ellerimin titremesi bir süre sonra geçerdi belki ama ruhumun titremesi asla geçmeyecekti, bunu biliyordum. Öyle bir yük bırakmıştı ki avuçlarıma, bununla nasıl yaşanır bilmiyordum. Kalbimde kor gibi yanan yangınla nefes almaya nasıl devam edecektim ki? Dış kapının kapanma sesi geldiğinde sigarayı küllüğe bastırdım ve söndürdüm. Telefonum tekrar çalmaya başladığında bunun, gün içinde kaç kez tekrarlanacağını düşünerek açtım telefonu. "Sen neredesin?" Işılay'ın endişeli sesini duyduğumda nefesimi verdim "Metehan seni o eve bıraktığını söyledi ama saatlerdir orada olamazsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
General FictionBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...