It's ower now, Tedy
𓍯
Eskiden ben çok anlaşılır ve açık bir kitaptım. İnsanlar sayfalarımı acımasızca çevirir beni okurlardı. Sayfalarımın kenarlarını kıvırır, sayfalarımı buruşturulardı.
Ama şimdi ben yine bir kitaptım, insanlar beni yine okuyorlardı. Ama bir cümlem vardı, tek bir cümlem ve insanlar sürekli o cümlede takılır bir türlü o cümleyi aşamazlardı. Bunu o cümlede kendilerine ait bir parça buldukları için mi yoksa o cümleyi asla anlamadıkları için mi yaparlardı bunu anlamazdım.
"Önceden gelip evi hazırladığımız iyi oldu."
Lorin'in sesini duyunca gözlerimi elimde açık duran ama sayfasına boş boş baktığım kitaptan ayırdım ve ona baktım. Üzerinde beyaz bir pijama takımı vardı, turuncu saçlarını tepesinde topuz yapmıştı. Kahve fincanlarını tepsinin içine koyup salonla birleşik olan mutfaktan çıktı.
Hera bileğindeki lastik tokayı örgüsünün ucuna bağlarken "neden?" diye sordu. Lorin elindeki tepsiyi salondaki beyaz yuvarlak masaya bıraktı ve balkon kapısını açarken omzunun üzerinden Hera'ya baktı. "Çünkü canım kuzenim yarın okul başlıyor ve okul varken birde evi düzenlemekle uğraşamazdık."
Hera ve ben yerlerimizden kalkıp masaya geçtiğimizde Lorin çoktan sandalyeye oturmuş ve kahvesinden bir yudum almıştı. "Şekeri az olmuş" dedi mavi gözlerini bana dikip. "Önemli değil" dedim masada duran sigara paketine uzanırken. Kahveyi şekersiz içemezdim, acı şeylerden hoşlanmazdım.
Açıkçası bir süredir yediğim çoğu şeyin tadını tuzunu ayırt edemiyordum. O yüzden Lorin kahveye ne kadar şeker koyarsa koysun bana yine de acı gelirdi. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve batan gözlerimi ovuşturdum.
Paketten bir dal sigara çıkartıp dudaklarımın arasına yerleştirdim ve masadaki siyah çakmağı alıp sigarayı yaktım. Sigaradan bir kaç nefes çektikten sonra sigaramı kül tablosuna bıraktım ve fincanı elime alıp bir yudum aldım.
Lorin'in masada duran telefonu çalmaya başladığında hepimizin gözleri aynı anda telefona kaydı. Arayan Aymira'ydı. Ve görüntülü arıyordu. Aymira, Lorin'in ondan bir yaş küçük kız kardeşiydi.
Lorin telefonu açtı ve ekranı bizimde görebileceğimiz şekilde tuttu. "Yine gece gece kahve içiyorlar ya" diye söylendi telefon açılır açılmaz. Ben ona gülümserken Hera "sensiz içtiğimiz için kıskanıyorsun dimi?" dedi ama bunu söylerken gülüyordu.
"Ben kahve içmem salak, kuzenim olacak birde. Eğer yeşil çay içiyor olsaydınız işte o zaman kıskanırdım."
Aymira ile biraz daha konuşmuş ve sonrasında da çok uzatmadan telefonu kapatmıştık. Hera ve Lorin üst kata odalarına çıkarken ben salonda kalmıştım. Biliyordum ki odaya çıksam da uyuyamayacaktım zaten.
Uyumak o kadar zordu ki.
Kahve fincanlarını makineye attıktan sonra üzerime bir ceket aldım ve sigara paketimi de alıp balkona çıktım. Balkonun kapısını arkamdan kapatıp balkondaki koltuğa oturdum ve boynumda asılı duran kulaklığı kafama geçirdim.
Telefonumu alıp her zaman ilk açtığım şarkıyı buldum. Ama her zamankinin aksine şarkının üzerine tıklamadan önce parmağım havada asılı kaldı ve şarkıyı açamadım. Kafamın içinde bir anda onun sesi dolaşmaya başladığında o şarkıyı açmaktan vazgeçip başka bir şarkıyı açtım.
Onu görmemin üzerinden bir hafta geçmişti ve ben bir haftadır bu şarkıyı dinlememiştim. Sanki kafamın içinde dönüp duran bir ton düşünce yokmuş gibi bir de o dolaşıyordu şimdi. Yüzü hala bulanıktı. Aklımda hala sadece gözleri, dudakları ve sesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Ficción GeneralBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...