Başka Çarem Yok, Çağan Şengül
Başka Bir Hayatta, Zemin Kat🍂
Hayatım boyunca ateşlerden kaçmıştım ama o ateşlerden kaçmak beni onlardan korumaya yetmemişti. Sanki büyük bir yangının içinde kalmış gibi büyük alevler tarafından yakılmıştım, hep yanmıştım. Sonra o ateşler söndü, artık yanmayacağım sanmıştım ve bunun en büyük nedeni Deniz'in varlığıydı.
Sonra ben anladım ki sönmedim, kül oldum.
Deniz beni öyle bir yaktı ki, ben kül oldum. Artık ne yanabilirdim ne de sönebilirdim ama o bunu hiç bilmedi. Şimdi hemen yanımda gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu ama uyumuyordu, onu izlediğimi biliyor ve bu yüzden açmıyordu gözlerini. Elimi kaldırıp saçlarını, sakallarını sevmek istedim ama bunu yapmadım, bunu yapmamam gerektiğini biliyordum.
Onu o kadar uzun süre izledim ki sonunda uyudu, uyuması için izlediğimi bilmeyerek uyudu. "Seni affetmek isterdim" dedim kısık bir sesle "seni affetmeyi, kendimi affetmekten çok isterdim" artık uyuduğu için ona dokunmakta bir sakınca görmedim ve sakallarına dokundum. "Seni affetmemi sen istemesen bile ben isterdim, affedemesem bile seninle olmayı" ona biraz yaklaşıp kokusunu içime çektim "ama seninle olamam."
Başımı yanına uzattığı koluna yasladım, çok uykum vardı ancak onu izlemeyi uyumaya tercih ettim. Elimi yanağından çekmedim, parmaklarım usulca sakallarında dolaşıyordu, uykusunda bile bunu hissettiğine emindim. Bir anda bana doğru dönüp beni kollarının arasına aldı ve beni kendisine daha çok çekti, aramızda sadece bir nefeslik mesafe vardı. Kokusu burnuma öyle çok doldu ki uykuya direnmek olduğundan daha zor bir hale geldi.
Gözkapaklarım yavaşça kapandı ama uyumadım çünkü bir anda bir şeyler mırıldanmaya başladı "gitme" dedi uykusunda "annem gibi" kaşlarımı çattım. "Kal" kabus mu görüyordu yoksa öylesine bir rüya mıydı emin değildim, yine de sakinleşmesi için yanağını okşamaya devam ettim. Deniz sakinleşip uykusuna kaldığı yerden devam ettiğinde kollarının arasından zorla da olsa çıktım, önce yerdeki kıyafetlerimi topladım hemen ardından da çantamı da alarak üst kata çıktım.
Ilık bir duşun ardından kot şortumu ve beyaz bir cropu üzerime geçirdim, ona yirmi dört saat vermiştim ama daha fazla burada durabileceğimi sanmıyordum. Saçlarımı hızla taradıktan sonra Emir'in beyaz sweatini de üzerime geçirdim ve Emir'e beni almaya gelmesi için bir mesaj attım. Spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra eşyalarımı çantama attım ve odadan çıkıp aşağı indim, uyanmasını beklemiyordum.
Uyanmış, kıyafetlerini giymiş ve koltukta oturmuş sigara içiyordu. Yüzünü kaplayan dumanların arasından bana baktı kıstığı gözleriyle "kaçıyor muydun?" merdivenlerde durdum ve ona baktım. "Bana yirmi dört saat vaad etmiştin güzel Lavinia" hitap şekli kalbimi sıkıştırdı "ama kaçıyor musun?"
"Sende bana güven vaad etmiştin bir zamanlar, ödemişmiş olduk."
"Aynı şey mi?"
"Elbette değil" merdivenleri indim ve koltuğun kenarında durdum "ben senden saatlerini çaldım ama sen benden aylarımı çaldın" hafifçe gülümsedim "ve güvenimi." Sigarasından derin bir nefes çekti ve sonra dumanı üflerken izmariti kültablasına bastırıp söndürdü, koltuktan kalktığında bir adım geri gittim. "Benden bir şey iste" kaşlarımı çattım "beni affetmen için ne istersen yaparım."
"Ne istersem mi?"
"Evet" dedi umutla "her ne istersen yaparım" çantayı koltuğa bıraktım ve kollarımı göğsümde bağladım. "Mesleği bırak" ifadesi öyle hızlı dağıldı ki "böyle bir yalancının dürüstlüğün önemli olduğu bir mesleği yapmasının yanlış olduğunu düşünüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Ficción GeneralBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...