Seni Kendime Sakladım, Duman
Lion, Saint Mesa🌻
Bir ruhu büyütmek ve doğurmak aynı şey değildi, bunu biliyordum. Bazen ruhu doğuran o ruhu büyütemezken bazen de ruhu büyüten o ruhu doğurmamış oluyor. Ce bazen başkasının doğurduğu, bir başkasının büyüttüğü ruhu öldüren de yaşatan da bir başkası oluyordu.
Beni doğuran başkaydı ama büyüten yoktu, ben tek başıma büyümek zorunda kalmıştım. Arkadaşlarım her gün farklı saç modelleriyle okula gelirlerdi ve bende sırf küçük düşmemek için saçlarımı örmeyi örenmiştim, öğrenene kadar kaç kez onları bir düğüm yapıp çözemediğimde gizli gizli kestiğimi hatırlamıyordum bile.
Babam sandığım adam bana bir sevgi kırıntısı dahi göstermemeye karar verdiğinde annem sandığım kadın da benden bütün ilgisini çekmişti. O zaman kadar gördüğüm bir sevgi, ilgi ve şefkat vardı, bunu inkar edemezdim. Belki Mutlu olmasaydı, onları yaşamasaydım veya yaşadıklarıma sussaydım sevilmeye devam edebilirdim.
Ama o zamanda bir yalanda yaşamaya devam ederdim.
Bazen düşünüyordum, o zamanda ben suçsuzken ve bunu biliyorken, bunu bilmesine rağmen benden nefret ediyorken neden gerçekleri söylemediğini. İlk başlarda öz anne ve babamı kaybetmenin, bütün hayatımın yalan olduğunu öğrendiğim zamanlar o acıyla belki de beni gerçekten sevmişlerdir diye düşünmüştüm. Ama aslı bu değildi, asıl olan beni kaçırmalarının bir suç olmasıydı. Ben karışmamıştım, ben onlara verilmiştim, benim öz evlatları olmadığımı biliyorlardı ve bu suçtu.
Bir suç olduğu için, yargılanmamak için ve hatta o çok önem verdikleri soy adlarına bir leke sürülmemesi için beni o evde yaşatmaya devam etmişlerdi. Düşünsem, içinden çıkamayacağım onlarca konu vardı; Mesela neden sokağa kaçtığımda peşimden gelmişlerdi, bıraksalardı da sokakta yaşasaydım her şey daha kolay olmaz mıydı? İşin ucunun Tekin'e dokunacağını biliyordum, kazmak istiyordum ama kazdıkça derinden gelecek o çürükle karşılaşmak istemiyordum.
"Lavinia" dedi Deniz saçlarımı severken "benim güzel çiçeğim" saçlarım ilk kestiği kadar kısa değildi artık, daha uzunlardı. "Güzel bebeğim" dudaklarını saçlarıma bastırdığında ormanı izleyen gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım, ciğerlerime çektiğim onun kokusu oldu. Onunla bu şekilde olmak nelere mal olacaktı bilmiyordum ve açıkçası şu anda hiç umurumda da değildi, mutluydum.
"Jiyan" dedim kısık bir sesle ama gözlerimi açmadım "bana şarkı söyler misin?" gülümsediğini hissettim. Bir süre sessizce saçlarımı sevdikten sonrasında derin bir nefes aldı ve bana şarkı söyleyeceğini anladım, ondan ne istesem düşünmeden yapar gibiydi. "Bana yollarımı geri ver, uzağın hep sende kalsın" dedi puslu bir sesle "bana son kez öyle susuver, sözlerinde sende kalsın."
Onunlayken konuşmama gerek yoktu, bana bakıyor ve aklımdan geçen her bir sözcüğü sanki dilimden dökülüyormuş gibi görüyordu.
"Bana hatıradır bu acı" parmakları saçlarıma dolandığında yutkundum "kanarım kanarım" derin bir nefes çektiğinde kokumu içine hapsetmişti. "Seni başka kimse bulamaz, yaralım" gülümsedim ve başımı göğsünden kaldırdım, ellerim yanaklarını bulduğunda gözlerim kapalıyken gülümsedim.
"Ezberimde yüzün, silmek öyle kolay mı?"
"Kaderimde bir düğüm, çözmek öyle kolay mı?"
Gözlerimi açtım ve gözlerine baktım, dudaklarında Jiyan'ın gülümsemesi vardı, şimdi onun çektiği acılara rağmen gülümsüyordu. Onunla olmak bazen bir savaşın ortasında bomboş ellerinle dikilmek gibiydi, bazen karşı cephede yer alan oydu ve elindeki silahlarla hiç düşünmeden ateş ediyordu, benim ellerimin boş olduğunu önemsemeden. Ama bazen de benim önüme siper oluyor ve kendi silahlarını bana veriyordu, beni korurken ne kadar yaralandığının bir önemi de olmuyordu o zamanlarda.
![](https://img.wattpad.com/cover/251381694-288-k333199.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Fiksi UmumBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...