Dibe İniyorum, Rei
Bak Gözlerime, Kamercan❛
Gözümün gördüğü, kulaklarımın duyduğu ile hissettiklerim bir değildi. Beni sevmediğini, hiç sevmediğini söylüyordu. Canımı yakacak cümlelerin her biri dudaklarından dökülüp kulaklarıma ulaşıyordu. Bana bakıyordu, bana baktığını görüyordum. O bakışlarda eskiden gördüğüm duyguların hiçbiri yoktu, gözleri bana boş bakıyordu.
İyi olan her şey bir benim içinken şimdi iyi olan her şeyin benim dışımda herkes içindi.
Beni yaralıyor, canımı yakıyor ve bundan zevk alıyordu. Ama bütün bunları yapan adam ağladığımda beni teselli etmeye de çalışıyordu. Bir şeyden rahatsız olduğumda o şeyi engellemeye çalışıyordu. Canımı yakan adam şu anda elimi tutuyor ve gülümseyerek ailem ile konuşuyordu.
Yüzünde samimi olduğuna emin olduğum bir gülümseme vardı, bir eli masanın altında duran elimi tutuyordu. Bunu yapma sebebi, el ele tutuştuğumuzu bilmelerini istemeleriydi. Onların gözüne sokmuyorduk ama yine de bir şekilde sevgimizi belli ediyorduk. Onun yalan sevgisi benim gerçek sevgime dolanıyordu. Oynadığımız bu oyun yarın gece son bulacaktı, gece on ikiden sonra onu hayatımdan tamamen çıkaracaktım.
"Babam da bizim hukuk okumamızı istedi hayatı boyunca" diye konuştu ablam yüzünde buruk bir gülümseme ile "ancak Pars ve ben kendi isteklerimiz doğrultusunda ilerledik." Gözleri bana dokundu ve yüzündeki buruk gülümseme daha da acılı bir hal aldı "Lavina ise babamın isteğini yerine getiren tek çocuğu oldu hemde isteğini dahi bilmeden." İstemsizce Deniz'in elini daha sıkı tuttuğumda gözlerini bana çevirdi ve normalde olsa yapacağı şeyi yaparak bana uzanıp dudaklarını saçlarıma bastırdı. Saç diplerimde hissettiğim sıcak nefesi içimi titretti, gözlerimi kaldırarak gözlerine baktım.
Çok iyi bir oyuncuydu, aylarca benimle nasıl oynadıysa şimdi aynı şekilde aileme oynuyordu. Masada duran şarap kadehine uzanmak için elimi kaldırdım ancak bu boşta olan elim değil Deniz'in elinin içindeki elimdi. Ablamın kaşları havalanırken eniştem gür bir kahkaha atmışı bu sevimli bulduğu hareketime. Abim ise öksürerek boğazını temizledi, gözlerim ona dönerken elimi geri indirdim ve bu sefer boşta olan elimle şarap kadehine uzandım. Abim mavi gözlerini bana çevirdiğinde ben ise gözlerimi Ceyda'ya çevirdim.
O, ona bakışlarımdan habersiz eniştemin anlatmaya başladığı bir hikayeyi dinliyordu yüzünde büyük bir gülümseme ile. Onların ilk tanışması olmadığını uzun bir süredir tanıştıklarını biliyordum. Hemen yanımda oturan Yalçın bana yaklaşarak "kız bakışlarını görse kalp krizi geçirir olduğu yerde" dedi eğlenen bir sesle "biraz rahatla minik kuş."
Kısık gözlerimi ona çevirdim "onu mu daha çok seviyorsun beni mi?" Yalçın'ın gür kaşları çatılırken gözleri kısılmıştı. Böyle bir soruyu benim ağzımdan duymak beklediği son şey bile değilmiş gibi bakıyordu bana. "Seni tabii ki" dedi sesinde barınan hayreti gizleyememişti "Pars'ta seni daha çok seviyor."
"Hiç öyle görünmüyor. Senden eminim ama senin dışında herkes ona büyük bir sevgi ile yaklaşıyor" gözlerim enişteme takıldı "baksana eniştem bile sürekli onunla konuşuyor." Biraz saçmalamaya başlamıştım. Deniz'in hissettirdiği sevgi eksikliğini bir şekilde başkalarında tamamlamaya çalışıyordum ve bu yersiz bir kıskançlık yaşamama neden olmuştu. Şaraptan büyük bir yudum aldım ve neredeyse bitmiş olan kadehi masanın üzerine bıraktım. Bu gece, o kızın abim ile uyumasını dahi istemiyordum. Zaten, bizim evimizde abim ile yeterince vakit geçirdiğine emindim. Herkes bizim olduğunu iddia ettiği evde bir başkasıyla bir şeyler yaşamayı kendine huy edinmiş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Ficción GeneralBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...