İçimde Yaktığım Şehirler, Ulaş Aydın
Yangınlı Şiir, Emircan İğrek𓍯
Bir ruhun, ruhumun acı içinde kıvranmasının ne demek olduğunu sadece bir kaç gün içinde öğrenmek zorunda kalmıştım. Ruhum daha önce de hep sancır ve kanardı, ruhum doğduğum günden beri sancır ve kanardı. Ancak daha önce hiç böylesine acı içinde kıvrandığımı hissetmemiştim. Çektiğim ruhsal acı bedenime de işliyordu ama bu en zoru değildi, ruhumun acısı en zor olanıydı.Fiziksel acıyla başa çıkmayı bir şekilde öğrenmiş, öğrenmek zorunda kalmıştım. Ruhumun sancılarıyla doğduğum günden itibaren yaşıyordum ve buna da alışıktım. Ancak ruhumun acılar içinde kıvranması, sanki etten kemikten bir bedenmiş ve alevlerin içinde yanıyormuş gibi haykırması ile başa çıkamıyordum.
Ruhumun yakarışlarını bastıramıyordum.
Gözlerimi açtım ve bilincimin karanlıktan çıkarak bana ulaşmasını bekledim. Bu bekleyiş her zamankinden daha uzun sürdü çünkü artık dayanacak gücüm yoktu. Eskiden umut ederek yaşardım hayatımı, bir gün bir şeylerin güzel olacağı ihtimaline tutunurdum.
Sonra aslında yaşadığım hayatın bir yalan olduğunu, hayatımın çeyreğinden fazlasını yabancılarla yaşadığımı öğrenmiştim. Gerçek ailemi bulmuş, bu hayata gelmeme neden olan iki insanı aynı gün içerisinde kaybetmiştim. İkiside gözlerimin önünde peş peşe gitmişlerdi benden. Yine de pes etmemiş ve abim ile ablama tutunmuştum. Arkadaşlarıma, sevdiğim insanlara, geleceğime...
Sonra o gelmişti.
Jiyan Deniz Karahan.
Hayatıma girişi, bir roman sayfası gibi olmuştu. Bana kendimi bir romanın baş karakteri, güzel şeylerin tümünü hak eden o esas kız gibi hissettirmişti. Sadece filmlerde ve kitaplarda olacağına inandığım bir aşk yaşatmış, akla sığmaz bir güven bahşetmişti.
Ve sonra bu şeylerin gerçekten de sadece filmlerde ve kitaplarda olacağını acı bir gerçek ile göstermişti. Yaşadığımı sandığım o romansı aşkın bir yalan olduğunu bana ihanet ederek ve beni hiç sevmediğini söyleyerek göstermişti. Güzel tüm şeyleri hak etmediğimi ise beni yapayalnız bırakarak.
Yatakta zorla doğrulduğumda kafamda dönüp düren düşünceler zaten alkol yüzünden ağrıyan başımın daha da ağrımasına sebep oldu. Yüzümü buruşturdum, gözlerim komodine takıldı. Çocuksu bir umut ile oraya benim için bir portakal suyu koyacağını düşünmek benim aptallığımdan başka bir şey değildi. Beni sevmiyordu, beni istemiyordu. İstediği tek şey bir haftalık oyunun bitmesi ve beni aldattığı o kıza kavuşmaktı.
Yataktan kalktım ve üzgün gözlerle yatağa baktım. Bu yatakta onsuz uyuyacağımı hiç düşünmemiştim, bu yataka hiç onsuz uyumamıştım. Şimdi ona büyük bir bağ ile bağlandığım, kollarının arasında güvenle uyuduğum yatakta en berbat gecemi geçirmiştim. Hatırlayamadığım kadar çok kabus görmüş hepsinden kan ter içinde uyanmıştım.
Rüyalarımın hepsi aynıydı.
Karanlık bir yerdeydim ama belirli bir yer değildi. Sanki ucu bucağı olmayan ve alabildiğince karanlıktı. Sonsuz bir karanlıkta bir başımaydım. Ruhumun yandığı gibi bedenimin yandığını hissediyordum, yardım etmeleri için sürekli birilerine bağırıyordum. Genellikle, Deniz'e. Arada bir seslendiğim kişileri görüyordum karanlığın içinde, bir hayalet gibi bir anda beliriyor ve sonra yok oluyorlardı.
Ama Deniz, o ne zaman karşıma çıksa beni izliyor ve ben ölene kadar yok olmuyordu. Benim acı çekişimi izliyor, beni kurtarma imkanı varken bunu yapmıyordu. Sadece izliyordu, acılar içinde ölmemi.
![](https://img.wattpad.com/cover/251381694-288-k333199.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Ficción GeneralBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...