Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...Hazan, Rody Dünyada
Kırmızı, Tuğkan❛
Hayatımı, kendimi günlük tutmaya ikna etmeye çalışarak ancak asla tutmayarak geçirdim. Bazılarına göre, kağıda içini dökmek üzüldüğün şeyleri alır ancak mutlu olduğun şeyleri arttırmış. Saçma. Eğer bir kağıda yazdığımda mutluluğum artıyorsa, acımda artardı. Acı sustukça büyümezdi, dile dökersen büyürdü. Aynı şekilde eğer günlük tutar ve acılarımı sayfalara dökersem on acıyı tekrar yaşayacağımı biliyordum.
Çocukların odasındaydım, Elif henüz bir kaç dakika önce uykuya dalmıştı. Elimdeki masal kitabını kapatıp komodine koydum, Elif tek başına bir odada kalmaktan korktuğu için ve üçü asla ayrılmak istemediği için en büyük odayı onlar için düzenlediklerini öğrenmiştim. Çınar biz geldiğimizde uykusundan uyanıp bir süre bizimle oturmuş ancak sonrasında uyumaya geri dönmüştü. Dün gece bir film serisine başladığını ve sabaha kadar uyumadan bitirdiğini öğrenmiştim, bunu bana büyük bir heyecanla anlatmıştı.
Umut ise, yatağında oturuyor ve elindeki kitaba bakıyordu ama dakikalardır sayfayı çevirmemişti. Elif'in göğsümdeki başını yastığa koyduğum an Umut'un bakışlarının bana döndüğünü hissettim. Elif'in saçlarını öptüm, üzerini güzelce örttüm ve yerimden kalktım ama Umut'a bakmadım. Çınar'ın açılan üstünü örtüp onun da saçlarını öptüm ve Umut ile göz göze geldim. Elindeki kitabı kapatıp yanına bıraktığında ona başımla dışarıyı işaret ettim ve odadan çıktım.
Ahşap merdivenleri sessizce indim, herkes büyük salonda oturuyordu. Ömer'den gözlerimi kaçırarak içeri girdim ve boş olan tekli koltuğa yerleştim. Ben gelmeden önce sıradan bir şeyler hakkında konuşuyorlardı ve onu konuşmaya devam ettiler. Ali'nin gözleri bir kaç saniyeliğine bana dokunduğunda ona baktım ve gülümsedim, bu gerçek bir gülümsemeydi. İçimdeki can çekişen tarafıma rağmen şu an mutlu hissediyordum. Ali gözlerini benden çektiğinde gözlerimi herkeste gezdirdim ve gözlerim en son Semina'nın üzerinde durdu.
Benimle aynı yaşlarda olduğunu biliyordum, ve derin bir acısı olduğunu da. Birisini kaybetmişlerdi, çok sevdikleri birisini. Ama bu kişinin, onun için daha özel olduğunu tahmin edebiliyordum. Yanında Barlas vardı, abisi. Başını dik tutmaktan yorulduğunda abisinin omzuna yaslandı. Gözlerimi ondan çektiğim sırada salonun girişinde adım sesleri duyuldu, Umut siyah gözlerini üzerime diktiğinde oturduğum yerden kalktım. Ali'nin gözleri yeniden bana takıldığında "birazdan geliyorum" dedim. Konuşmam ile bütün bakışlar bana döndüğünde hızlı adımlarla salondan çıktım ve Umut'u kolundan tutarak dışarı çıkardım.
Birlikte verandadaki koltuğa geçtiğimizde koltuğun kenarında duran battaniyeyi omuzlarıma bıraktı. Battaniyeyi kaldırarak onu da sardım, hemen hemen benimle aynı boydaydı. "Abla" dedi ama bana değil karşıdaki ağaçlara bakıyordu "bana anlatabilirsin, nasıl hissettiğini." Ve sonra gece gibi kara gözlerini bana çevirdi "benim anlamam için değil, senin anlatman için." Gözlerimi gözlerinden çekti ve bu sefer ben ağaçlık alana baktım.
"Yüreğime bir ateş düştü, bu ateş beni yakıp kül ediyor. Nefesim kesilene, ciğerlerim parçalana kadar koşmak istiyorum. Kimsenin bilmediği o sokakta, kimsenin geçmediği o köşede yitip gitmek istiyorum. Kör olmak, önümü görememek ve sonunda bir duvara toslamak istiyorum. Bir deniz kenarında, en uçtaki bank, en köşedeki yalnız balıkçı olmak istiyorum. Unutulmak istiyorum, kimse varlığımı hatırlamasın ve hayatımın sonunda kadar bir başıma kalayım. Bir başıma, öleyim."
Gözlerim batıyordu, ağlamak istiyordum ama artık ağlamak da bir şey ifade etmiyordu. Acımı söylemden, o acının neler hissettirdiğini söylemek düşündüğümden de zordu. "Seni, Ali'ye benzetiyorum" dedim kısık bir sesle ve gözlerimi Umut'a çevirdim, dudaklarında bir gülümseme oldu. Sanki, bundan hoşlanmış gibi. "Biliyorum, ikimize de aynı şekilde bakıyorsun." Gülümsedim ve ikimizde sanki az önce söylediklerimi hiç söylememişiz gibi davrandık. Minik adım sesleri ahşap zeminde yankılandığında başımı çevirip baktım. Belda'nın köpeği Asgar'dı yanıma, ayaklarımın ucuna gelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Genel KurguBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...