Her Sevda Yeni Bir Veda, Nilüfer
Gel Barışalım Artık, Sertap Erener🍂
Eskiden büyük bir kum saatinin her bir tanesinin akıp gitmesini büyük bir sabırla izler, bitince de diğer tarafına çevirir ve o kum tanelerini de izlerdim. Eskiden ben, bütün bencilliklerime rağmen her insana merhamet ederdim. Bir tane daha sokak köpeğinin başını okşayabilmek için yolumu uzatır, daha fazla yürürdüm.
Ama şimdi aynadaki yansımama baktığımda o kızdan başkasını görüyordum, işte tamda şimdi aynadaki yansımama bakarken anlıyordum Kardelen'in gerçekten de öldüğünü. Eskiden hala bir yerlerde hisleri, düşünceleri dururdu ama şimdi yoktu. İçimde ondan kalan ufacık bir parçayı bile hissedemiyordum ve bu beni gerçekten üzen bir durumdu. Çocukluğumu affedememiş, onu öldürmelerine izin vermiştim.
Fırçayı son kez saçlarımdan geçirdikten sonra fırçada kalan ve lavoboya dökülen saçlarımı temizledim ve çöpe attım. Ellerimi yıkadıktan sonra duşa girmeden önce yanıma aldığım kremlerimden birisini iyice gerilen yüzüme sürdüm. Ama gözlerimin hedefinde sadece gözlerim vardı, artık gözlerim ağlayamadığım için değil ağladığım için yanıyorlardı.
"Kötü birisi oldun" dedim dudaklarımı oynatarak "işte şimdi gerçekten kötü birisi oldun" ellerimi yüzümden çektim ve beyaz mermere yasladım. Az önce Semih ve Zümrüt'ü bu evden göndermesi için Deniz'i manipüle etmiş, cevabını bile beklemeden eşyalarımı alarak duşa girmiştim.
Arkadaşını koruması, savunması normal olan değil miydi? Ben olsam aynı şeyi yapmaz mıydım? O zaman bu kin ve öfke neydi? Bu aynada gördüğüm, yaptığından gram pişmanlık duymayan yansıma nasıl benimdi?
Kapı iki kere tıklandı, ve onun sesini duydum, iyi olup olmadığımı merak ediyordu. Az önce onu arada bırakan, zor duruma sokan ben değilmişim gibi beni merak ediyordu. Sonra durdum ve düşündüm, onun beni soktuğu durumları ve beni nasıl arada bıraktığını ve içimde yeşermek için çabalayan pişmanlık filizini sertçe ezdim.
Eğer ben onun sebep olduğu şeylerden dolayı bütün bunları yaşadıysam, yeri geldiğinde kendimle savaşabildiysem o da bir şeylerle savaşmalıydı. Ben şimdi babamı arkamda bırakıp buraya geldiysem, bunun da bir bedeli olmalıydı. Benim babamı arkamda bırakabildiğim gibi o da benim için birilerini arkasında bırakabilmeliydi.
Sonunda işim bittiğinde eşyalarımı toplayarak banyodan çıktım ve eşyalarımı banyonun yanındaki odaya bıraktıktan sonra salona geçtim. Emir ve Deniz salondaydılar, birbirleriyle hiçbir göz teması kurmamak için ekstra çaba sarf ettiklerini gördüm. "Lavinia" Mehtap abla bana seslenene kadar mutfakta olduğunu fark etmemiştim bile "gel seninle balkonda kız kıza kahve içelim."
"Anne" Deniz' in uyarıcı sesine şaşırmamıştım ama Emir'in annesine diktiği sert bakışlara şaşırmıştım. Annesinin onun için ne kadar kıymetli olduğunu, ona asla toz konduramadığını biliyordum ama bildiğim bir şey daha vardı ki ben onun canıydım. "İçelim" omzumda duran ıslak saçlarımı arkama attığımda ıslak saçlarım askılı badimin sırtını anında sırılsıklam yapmıştı. Mehtap ablanın peşinden balkona çıktım ve tam karşısına oturdum, Deniz'e ait olduğunu bildiğim sigara paketinden bir tane çıkartıp yaktım.
"İki oğlumun da en kıymetlisi olmuşsun" arkama yaslandım ve ona baktım, fincanların birisini benim önüme doğru uzattı "bu senin ne kadar güzel bir insan olduğunu daha iyi gösterdi bana" bu girişe şaşırmıştım ama devamının geleceğini bildiğim için hiçbir tepki vermedim. "Bunu zaten biliyordum ki, onların da senin kıymetlilerin olduğuna eminim." Sigaramdan bir nefes çekerken gözlerim kısıldı "ama bu kadar güzel bir insanın az önce yaptığı şeyi aklım almadı" fincanı elime alıp kahvemden bir yudum aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
Ficção GeralBir rüzgar esti, bir kırlangıç uçmak için yuvasından atladı. Ağaçlardaki tüm yaprak soldu, döküldü ve ağaçlar yeniden çiçek açtı. Ve ben onu gördüm. O gülüşü. Başına geçirdiği kapişonu yüzünden yüzünün tamamı gözükmüyordu ama yanında oturan arkadaşı...