64.BÖLÜM "KAZANMA HAZZI"

5K 638 139
                                    

Selam suç ortaklarım ✨

Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldızı parlatırsanız çok sevineceğim.💫

Buraya ben de sizin için kalp ve yıldız bırakıyorum.⭐♡ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Keyifli okumalar <3

gizzemasllan

Instagram: gizzemasllan / sucortagimofficial

*****

*****

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

64. BÖLÜM "KAZANMA HAZZI"

Başımı ellerimin arasına almış otururken beklediğim tek şey geri sayımın 1'e düşmesi ve buradan alelacele çıkmamızdı. Zihnimin içinden başka bir şey geçirmemeye özen gösteriyor, başka bir şey düşünmemek için kendimle büyük bir savaşa giriyordum.

Çünkü düşünürsem adamların buradan ellerini kollarını sallayarak gitmiş olduklarının gerçeği yüzüme bir tokat misali çarpacak, öfkeden deliye dönecek, mantıksız davranmaya başlayacaktım.

"Hiçbir şey yapamadık," dedi Cansu, başımı kaldırıp da onlara bakmak istemedim. Kimsenin yüzündeki öfkeli ifadeyi görmeye tahammüllüm yoktu çünkü. Aslında artık hiçbir şeye tahammüllüm yoktu. En ufak bir şey bile beni delirtebilirdi. Hatta belki delirtmiş bile olabilirdi.

"Başka şansımız yoktu," diyerek Savaş da bir başka gerçeği söyledi. Doğru, başka şansımız yoktu. Yapacağımız tek bir şey vardı ve bu bizi öfkeden delirtecek, sinirlerimizi alt üst edecek olsa da yapmak zorundaydık, yaptık da.

"Ben hâlâ Erdem'in yaptığı şeydeyim, nasıl olur da kendini bu kadar kaybeder?" Diye sordu Doğan, işte o an başımı kaldırıp ona baktım. Erdem onun abisiydi ve onun arkasında durması gerektiği hâlde onun hatalı olduğunu kabul ediyordu.

"İyi değildi, bir şeyler vardı onda. Tuhaf bir şeyler, Erdem'in böyle davranmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz." Doğan konuşmaya devam ederken bakışlarımı ileride, camdan duvarın önünde duran Ateş'e çevirdim.

Ellerini arkasında birleştirmiş, kaşlarını çatmış ve dışarıya bakıyor, çıkma zamanının gelmesini bekliyordu. Canı sıkkın, gergin ve olabildiğince stresliydi ama bunu sadece görüntüsüyle belli ediyor, ağzını açıp tek kelime etmiyor, şikayet etmiyor, öfkesini dile getirmiyordu.

"Ateş?" dedi Doğan ve onun yanına gitti. "İyi misin?" Sordu, Ateş cevap vermek yerine sadece başını aşağı yukarı salladı.

"Kardeşim sen en doğrusunu yaptın, bakma Erdem'in dediklerine. Biz senin arkandayız, o da hatasını anlayacak yakında. Bilirsin Erdem'in sinirini, saman alevi gibidir. Bir anda parlar hemen de söner." Doğan Ateş'in moralini düzeltmeye çalışırken gözlerimi orta sehpanın üzerindeki telefona çevirdim ve tam da o an geri sayımın bir dakikaya düştüğünü gördüm, telaşla ayağa kalktım.

SUÇ ORTAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin