5.BÖLÜM "Azar İşitmek"

27.7K 1.4K 311
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. Kitap_gezegeni1

Keyifli okumalar✨

Keyifli okumalar✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5.bölüm "Azar İşitmek"

Tanımadığım bir çocuk için ilk defa emre itaatsizlik yapıyordum ve ben daha bu çocuğun iyi mi kötü mü olduğunu bile bilmiyordum. Sadece hislerime güvenip iyi olduğunu düşünüyordum ve ilk defa askerlik hayatım boyunca komutanımı dinlemeyip emrine uymuyordum. Umarım bir gün bundan çok pişman olmam. İnşallah bir gün iyi ki yapmıştım bunu dedirtirsin Yusuf.

Yusuf düştüğü yerden ayağa kalkıp bana baktı. Vakit kaybetmeden omzundaki tüfeğini alıp ayağımın yanına eteş etti. Aklınca bana gözdağı vermeye çalışıyordu, ya da buraya birilerinin gelip kendisini kurtarması için işaret veriyordu. İkiside olabilirdi. Onu hiç umursamadan ona doğru ilerlemeye başladım.

Geriye doğru bir adım atıp benim arkama baktı. Bir süre oraya baktıktan sonra bana baktı. Sanırım benim dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Elimdeki silahımı kaldırıp Yusuf'a doğrulttum, ona doğru ilerlemeye devam ettim. Arkamda herhangi bir ses duymadığım için oraya bakma gereği duymadım. Sanırım dikkatimi dağıtamayacağını anlayıp "Ne istiyorsun benden?" diye sordu.

Ona iyice yaklaşmıştım ki arkamda duyduğum sesle hızla arkama dönüp silahımı oraya doğru tuttum. Buraya doğru koşarak gelen Araf'ı görmemle aynı zaman diliminde arkamda bir hareketlilik oluştu. Hemen arkama dönmemle duraksadım ve gördüğüm bir seyle küfür savurdum. Daha doğrusu görmediğim şeyle. Daha şimdi birkaç adım önümde duran Yusuf kaşla göz arasında gitmişti. Hayır anlamadığım şu bu çocuk nasıl saniyeler içinde kaybolabiliyordu? Benim kamptan kaçmama yardım ettiğinde de bir anda kaybolmuştu ve şimdi de kaşla göz arasında yok olmuştu çocuk. "Sen kimsin Yusuf?" Kendi kendime mırıldandım.

"Cemre!" Araf'ın sesini duyunca tekrardan arkamı dönüp ona baktım. Nefes nefese yanıma geldi ve baştan ayağa beni süzdü. "İyi misin? Yaralandın mı?" Nefes nefese sorularını sıraladı. Sanırım silah sesini duymuştu ve benim yaranlandığımı düşünmüştü.

"İyiyim komutanım, kurşun bana gelmedi." dedim ama beni incelemeye devam etti. Baştan ayağa bana baktı ve iyi olduğumdan emin olunca derin nefes aldı. Bakışlarını yüzüme çıkardı, yeşil gözleriyle mavi gözlerim bir kez daha kesişti. Bir süre yüzüme baktıktan sonra kaşları ağır ağır çatılmaya başladı. Sanırım ağır bir fırça beni bekliyordu. Haklıydı da yani. Ne diyebilirdim ki? Adam emrediyordu ve ben çömez bir asker gibi emrine uymuyordum. Ne yaparsa hakkıydı valla.

"Emre itaatsizliğini tabura gidince konuşacağız!" dedi dişlerinin arasından. İki dakika içinde duygu değiştirmesine şaşırdım ama belli etmedim. O da normaldi aslında. Askerinin yaralandığını düşünüp endişelenmişti, iyi olduğumu görünce ise sinirli haline dönüp kızması normaldi. "Tim bizi bekliyor, hadi." deyip ilerlemeye başladı.

YILDIZLARIN ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin