11.BÖLÜM "Yakınlaşma"

24K 1.2K 634
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋

Oy sınırı 190 yorum sınırı 380.

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz Kitap_gezegeni1

Keyifli okumalar✨

Keyifli okumalar✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11.Bölüm "Yakınlaşma"

Araf yavaşça getirdiği buzu alnıma bastırırken son bir saattir hiç susmadan gülen Soner ve Meriç'e baktım. Hatta hepsine baktım. Meriç ve Soner kadar olmasa da diğeride gülüyordu ama onlara baktığım anda susuyordu. Bu iki geveze hariç tabii.

"Lan yeter yemin ediyorum bu salakların anırması yüzünden kulak zararım delinecek." diye söylendi Fatih ama onlar onu takmadan karınlarını tutarak gülmeye devam ediyordu.

"Var ya bunu sokaktan geçen birine anlatsak kırk yıl güler, belki de inanmaz." diyerek gülmeye devam etti Meriç.

"O sırada sizin yanınızda olup bu muhteşem anı kaçırmayı hiç istemezdim." diyen Soner'e baktım. Bildiğin hepsi bizimle güzel bir şekilde eğleniyordu.

"Ulan keşke siz olsaydınız benim yerimde, en azından sizin yüzünüzden başım bu kadar şişmezdi." deyip Yasemin'in elinden buzu aldı ve kendi bastırdı Fatih. "Kova bile bu kadar başımı şişirmedi ama siz bir saat içinde yeterince şişirdiniz." Çok haklıydı, kova bile başımı böyle acıtmamıştı ama onların çenesi sağ olsun kovanın yerini aratmamıştı.

"Benim anlamadığım şu, siz nasıl oldu da kovanın üstünüze geldiğini anlamadınız? Kör bir insan bile hisseder ama siz asker olmanıza rağmen anlamadınız." Meriç'in alaylı sesini duyunca kaşlarım çatıldı. Bildiğin alay ediyordu ya, hem de açık açık.

"Lan yeter! Vallahi sizin çenenizden bıktım!" dedi Fatih bağırarak. "Kar yağıyordu, önümüzü zor görüyorduk ve kadın köşeyi döner dönmez kovayı attığı için fark etmemiştik. Sonuçta asker olduğumuz kadar bizler de insanız ve dikkatimiz dağılır ama dağılmaz olsaymış. Bir saatte bıktırdınız yemin ediyorum." Onlar Fatih'in dediklerini hiç takmadan tekrardan gülmeye başladılar. Artık daha fazla sabır edemeyeceğimi anladığım için Araf'ın elinden buzu alıp ayağa kalktım.

"Yeter ya! Susun artık! Konuşmayayım konuşmayayım diyorum ama Fatih'in de dediği gibi bir saat içinde bıktırdınız!" diye bağırdım. Bir süre sustular ama yine gülmeye başlayınca son çare olarak rütbemle konuşmaya karar verdim. "Karşınızda komutanınız var, hatta komutanlarınız var." diyerek Fatih'e baktım, Fatih de onlardan rütbe olarak üstündü. "O çeneniz açıldığı anda bu soğukta, bu karda akşama kadar eğitim yaptırırım." Tehditimle birlikte hepsi aynı anda sustular. Sonunda ya. Keşke daha önce rütbemi konustursaydım.

Bunu gören Araf ve Yasemin gülünce bakışlarım Araf'a kaydı. Büyük ihtimalle Yasemin onların bir anda süt dökmüş kediye dönmesine gülüyordu ama Araf neye gülüyordu?

YILDIZLARIN ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin