41.BÖLÜM "Nezarethane Ve Yeni Ev"

7K 460 70
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım🦋

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz Kitap_gezegeni1

Keyifli okumalar

Keyifli okumalar✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

41.Bölüm "Nezarethane Ve Yeni Ev"

Deniz Gözlüm...

Elimdeki çayı yudumlarken etrafıma baktım. Masa başındaki memurlar karşılarındaki bilgisayardan başlarını kaldırmıyordu. Herkes işinin başındaydı ve ben burada oldukça sıkılmıştım.

"Cemre Hanım?" Birinin bana seslenmesiyle başımı kaldırıp bana seslenen memura baktım. "Buyurun, görebilirsiniz." deyince elimdeki çayı bırakıp hızla ayağa kalktım. Sonunda.

İki saattir karakoldaydım ve Araf'ları bir türlü görmemiştim. Onlar kavga ederken sokağın başında görünen kırmızı mavi ışıklardan sonra polisler hepsini toplayıp karakola getirmişti. Bizimkilerin asker olduklarını öğrenince serbest bırakacaklardı ama karşı taraf onlardan şikayetçi olunca serbest kalamamışlardı. Ne kadar hukuk, adalet adına çalışsakta bizlerin suç işlemesine, kavgaya karışmasına hakkı yoktu. O yüzden bizler de nezarethaneye girebiliyorduk.

Polis memuruyla birlikte Nezarethanelerin olduğu yere geldik. Demir parmaklıkların yanından geçerken Araf'ı, timi ve kızları aramaya başladım. Bir süre gittikten sonra yan yana nezarethanelerde onları gördüm. Polis memurunu geçip hemen Araf'ın bulunduğu Nezarethanenin demirlerini tuttum. "Araf." dememle yerdeki bakışlarını kaldırdı ve bana baktı. Göz göze gelince oturduğu tahta bankta kalkıp yanıma geldi, ellerini demir parmaklıklara uzatıp benim ellerimi tuttu.

"İyi misin güzelim?" Endişeli bir şekilde sordu ama cevap vermemi beklemeden başka bir soru sordu. "Bebeklerimiz nasıl? Üçünüz de iyisiniz değil mi?" Gülümseyip ellerini öptüm.

"Biz iyiyiz ama..." deyip hem ona hem time hem de kızlara baktım. "Sizler pek iyi değil gibisiniz. Erdem Yarbayı aradım. Buraya gelir gelmez çıkacağınızdan emin olabilirsiniz."

Ellerimden birini bırakıp yüzüme koydu. Başımı eline yasladım. "Merak etme bizi, biz iyiyiz burada." deyip arkasına baktı. "Gördüğün gibi." demesiyle gülecek gibi oldum çünkü Araf hariç hepsi sızıp kalmıştı.

Meriç tahta banklardan birinde uzanırken oraya nasıl sığdığını anlayamadığım Soner de onun yanına zor bela uzanmıştı. Biri tahta bankın bir ucunda, diğeri bir ucundaydı ve bu yüzden ayakları birbirinin kafalarının yanındaydı. Hatta Meriç'in ayağı Soner'in burnunun dibinde olduğunu söyleyebilirim. Sanırım kokudan dolayı Soner de ara ara burnunu oynatıp nefes alıyordu ve yüzünü buruşturuyordu ama uykusundan ödün vermiyordu.

Diğer tarafta bankın birine Fatih uzanmıştı. Neyse ki o tek başındaydı ama onun da burnunun dibinde bir ayak vardı. Yer olmadığı için Eren yerde uzanmış rahat edebilmek için de ayağını Fatih'in uzandığı banka uzanmıştı ve ayağı şu anda Fatih'in burnunun dibindeydi.

YILDIZLARIN ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin