Bölüm 16 - Gizemli İkili

15.8K 1.6K 436
                                    

Bölüm 16 - Gizemli İkili

  Okul sandığım kadar heyecan verici olmamıştı. Dersler, aklımın almadığı teknolojide dizayn edilmiş sınıflarda işlenmelerine rağmen sıkıcı derecede basitti ve Misty yüzünden Sophie ve Paisley'yle dolaşmak zorunda kalmıştım. Yaptıkları her muhabbet sığ kişiliklerinin birazını ortaya seriyor, onlara katlanmak için inanılmaz bir çaba harcamam gerekiyordu.

  Okul hakkında fark ettiğim diğer bir şey ise her daim güzel kokmasıydı. Koridorlar, sınıflar ve hatta tuvaletler bile hoş kokuyordu. Misty, herkesin bu kokuyu farklı aldığını söylediğinde epey şaşırmıştım. Ben bahar çiçeklerini andıran, tatlı bir koku duyuyordum. O ise, taze ve keskin bir koku duyduğunu söylemişti. Kim ne derse desin herkesin ortak bir fikri vardı; bu koku huzur vericiydi.

  Misty kolyeyi takmadığımı fark ettiğinde gerçekten üzülmüştü, ancak ona yarın takacağıma dair söz verdiğimde tekrar neşesi yerine gelmişti. Neden bugün takmadığımı sorduğunda, Mateusz hakkında olanlardan bahsetmek yerine cılız bir bahane uydurmuştum.

  Gün boyunca ne  Mateusz'la ne de Lucia'yla karşılaşmıştım. Zaten sabahki hava aracında da değillerdi. Sanırım, her ikisi de okul yaşını geçmişlerdi.  

  Ivan'a bir daha rastlamamıştım. Buna biraz üzüldüğümü itiraf etmeliydim, çünkü inanılmaz gelse de, Sophie ve Paisley'nin arkadaşlığı yerine onunkini tercih ediyordum. Buradaki herkesin aksine o, bana tuhaf bir yaratıkmışım gibi bakmayan tek kişiydi. Belki, kendisi de tuhaf bir yaratık olduğundandı.

  Neden insanların bana böyle baktıklarını sorduğumda, "Uyandığını çok belli ediyorsun, o yüzden." demişti Paisley. Bunun için özel bir çaba bile harcamıyordum oysaki. Misty kafamın karıştığını fark ettiğinde, dert etmememi ve uyananların her zaman ilgi çektiklerini söylemişti.

  "Ancak bazıları çok iyi uyum sağlıyor. Şunlara baksana!"

  Misty, Ocria modasına uygun giyinmiş iki kızı gösterdiğinde, onların uyananlardan olduklarına inanamamıştım. Kabarık kıyafetleri, ağır makyajları ve tuhaf saç stilleriyle gerçekten çok iyi uyum sağlamışlardı.

  Sophie her nasılsa konuşma boyunca sessiz kalmıştı. Belki insanların bana bakmasına sebep olan kişi kendisi olduğu içindi, emin değildim. Çünkü gittiğimiz her yerde beni özellikle ön planda tutmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu. Paisley ve Misty'ye arkadan yürümelerini söylemişti ve ne zaman kalabalık bir grubun yanından geçecek olsak beni ona ait bir aksesuarmışım gibi yanına çekiyordu. Bu epey canımı sıkıyordu, ancak daha ilk günden kimseyle ters düşmek istemediğimden bozuntuya vermemeye çalışıyordum.

  Sabahki sıkıcı dersleri atlatmıştık ve şimdi öğle yemeği için yemekhaneye gidiyorduk. Bir öğretmen grubunun yanından geçtiğimizde Sophie, "At suratlı'yı gördünüz mü?" diye sordu.

  Misty ve Paisley kıkırdadılar.

  "Kim?" diye sordum, başımı geriye doğru çevirip öğretmenlere bir kez daha bakarak.

  "Biyoloji dersine giren kadın." dedi Misty. "Bir kere Sophie'yi derste bırakmıştı-"

  "-ve cezasını çekti." dedi Sophie, Misty'nin konuşmasını bıçak gibi keserek. Ardından kötücül bir gülümsemeyle bana baktı. "Suratı ata benzediği için, çantasını at pisliğiyle doldurttum."

  Yüzümü buruşturdum; kadın gerçekten bunu hak etmiş olabilir miydi? Büyük ihtimalle etmemişti; bu iğrenç şaka sadece Sophie'nin egosunu tatmin etmek için kullandığı bir yol olmalıydı.

  "At demişken Paisley," dedi Sophie ve omzunun üzerinden Paisley'ye tehlikeli, menekşe rengi bakışlar attı. "yine bir at gibi yeme. Seninle dolaşmaktan utanmaya başladım."

A0023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin