Bölüm 18 - Şölen

13.9K 1.7K 306
                                    

Bölüm 18 - Şölen  

Merhaba Günlük,

Beni hatırladın mı? Sana en son yetmiş yıl önce, tedavimden önceki gün yazmıştım. Şimdi fark ediyorum da, sayfaların eskisinden daha narin görünüyor. Merak etme, benim iç dünyam da öyle.

Kız kardeşimin, yeğenimin ve onun kızının seni okumuş oldukları gerçeği üzerinde bir saniye kafa yorabilir miyiz? Ne düşündüğünü biliyorum; içler acısı bir rezalet... Kim bilir, belki uyanmamış olsaydım bir aile yadigârı gibi anneden kızına devredilmeye devam edecektin.

Neyse ki artık buradayım ve senden başka kimsem kalmadığı için birilerinin seni okuması konusunda endişelenmene gerek yok.

Bir durum değerlendirmesi yapalım: Adım hâlâ Reena Becker (bunu da elimden almayı başaramadılar), 86 yaşında bunak bir kadın olmam gerekirken kendimi hâlâ 16 yaşında hissediyorum (neyse ki öyle de görünüyorum) ve annem, babam ve kız kardeşim hayatta değiller. Bu olgu, bunca zaman sonra bile hiç inanılası gelmiyor. Ailem yaşıyormuş da ben onlarsız bir tatile çıkmışım gibi hissediyorum. Geri döndüğümde beni karşılayacaklarmış gibi.

Ama ne bu lanet olası tatil bitiyor, ne de ben geri dönebiliyorum.

Bazen dayanamayacak gibi oluyorum. Her yeni sabaha uyandığımda beni bekleyen şeyleri düşünüyorum ama hiçbir şey heyecanlanmamı sağlamıyor. Devam etmek için bir sebep bulamıyorum. Uğruna yaşanacak bir şeyin kalmadığı, beni ben yapan şeylerin bütünüyle çalındığı ve her şeyin yabancı olduğu bir zamana rızasızca yerleştirildim. En kötüsü de bunun, hayatta kalmam için ödediğim bedel olduğunu biliyor olmam.

Belki bunun için minnet duymam gerektiğini düşünüyorsundur. Ama ben sadece kızgınım. Hatta öfkeden köpürüyorum. En çok da, bu uğursuz yerde kimsenin bana hiçbir konuda açıklama yapmaması kızdırıyor beni.

Şu sıralar en popüler sorum: Camden'a ne oldu?

Nasıl sırra kadem basmış olabilir ki? Hâlâ... yaşıyor mu? Bu umut parçacığına tutunarak hata mı yapıyorum? Hayatta değilse bile, nasıl bir yaşam sürdü? Verdiği sözleri tuttu mu? Bensiz mutlu olmayı başarabildi mi? Söylesene Camden, neden hakkında tek şey öğrenemiyorum? Birbirimizden gizlimiz saklımız olmazdı bizim... Parmaklarını saçlarımda gezdiren çocuk, neden senin olmadığın bir dünyada yaşıyorum?

İnanır mısın, ailemin yokluğu daha katlanılabilir geliyor. Çünkü onlara ne olduğunu biliyorum, tabii Ocria bu konuda dürüst davrandıysa... Gerçi bilmek, hasretimi bir nebze olsun azaltmıyor. Yine de, Camden kadar canımı acıtmıyorlar. Ne de olsa onlar da en başından bunu, bana olacakları kabullenmişlerdi.

Camden hiçbir zaman tam anlamıyla kabullenemedi. Tedaviye gönüllü olmayı düşündüğümü söylediğim günden, asıl tedavi gününe kadar bu konu hakkında tek kelime etmemiş olsa da, ben onu sessizliğinden mana çıkarabilecek kadar iyi tanıyordum. Gitmemi istemiyordu, yokluğuma dayanabileceğine inanmıyordu ama sağlığım için gereken buysa, itiraz etmeyecekti. Beni mutlu edecek bir şey varsa, bundan ne kadar hoşlanmasa da razı olurdu her zaman. Sanırım bu fedakâr yönünü hiçbir zaman tam anlamıyla takdir edemedim.

Sana yetmiş yıl öncesinden hatırladığım son şeyden bahsedeceğim şimdi. O zaman yazmaya vaktim olmamıştı, çünkü apar topar Gaskell&Kondo Şirketi'ne gitmiştik. Seni geride bırakmak zorunda kalmıştım. Ama şimdi yeniden birleştiğimize göre, bunu duymak isteyeceğini düşünüyorum.

Tedavi günü, 23 Mart 2016.

O sabah kimse konuşmuyordu. Kardeşim bile, bir bebek olmasına rağmen gıkını çıkartmıyor, ortamdaki gerginliği o da hissediyordu. Bu bana biraz, şu popüler kitap serisindeki kızın ölümüne yapılan bir yarışma için düzenlenen haraç seçim günü sabahındaki hislerini yaşatmıştı aslında. Evdeki hiç kimse, kimsenin yüzüne bakamıyor, konuşmak ve göz teması etmekten kaçınıyordu. Gerçekten de beni ölüme götürüyorlarmış gibi kasvetli bir halleri vardı anne ve babamın.

A0023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin