Bölüm 33 - Deniz"Duymadınız mı? Mateusz Niemczyk yakalanmış."
Zaman durdu ve o andan sonra hiçbir şeyin önemi kalmadı sanki. Sürüklendiğimi hissediyordum; zihnimin en ıssız yerine çekildiğimi, orada kimsesiz kaldığımı. Bir manaya tutunmak istiyor, etrafımda uçuşan sözcükleri yakalamaya çalışıyordum. Ama hepsi ellerimde duman olup dağılıyordu. Sonunda pes ediyor ve dumanların arasında dikilip çığ gibi büyüyen yankıları dinliyordum. Yakalanmış, diyordu Gabriel ve sesi, binlerce parçaya ayrılıyordu. Duymadınız mı?
Flamitra'nın sözü bir anda, zihnimin bir köşesinde belirdi ve birçok şeye anlam yükledi. "Güvende olmasını sağlayacağım." yazmıştı mektubunda. Bir an içim rahatladı, tasalarım yersiz göründü gözüme. Bunun için bir sebebim olmasa bile Lottie'ye güveniyor, onu koruyacağına inanıyordum. Belki diğer seçenek ödümü kopardığı için güvenmekte bu kadar acele ediyordum.
"Bana baksana sen!" diye gürledi Ivan. O da en az benim kadar korkmuştu ve bunu öfkelenerek dışa vuruyordu. "Bizimle dalga mı geçiyorsun?"
"Ne saçma!" dedi Gabriel, kaşlarını çatmıştı ama hâlâ sırıtıyordu. "Sizinle uğraştığımı mı sanıyorsun? Ben ne duyduysam onu söylüyorum. Hem, neden sinirlendin ki? Yani bunca şeyden sonra... şaşırdım doğrusu. O bir terörist, biliyorsunuz."
"Kapa çeneni." dedi Ivan. Gabriel'in kendi iyiliği için gerçekten çenesini kapamasını diledim ama o, beni hiç şaşırtmayarak Ivan'ı kışkırtmaya devam etti, "Sıradan bir terörist de değil üstelik. Ne olmuştu, sevgilini mi öldürmüştü?"
Bu andan sonra Ivan'ın, Gabriel'in üzerine atılmasını bekliyordum ama o hiçbir şey yapmadı. En azından ilk birkaç saniye boyunca sadece öylece durdu. Gabriel de benimle aynı gaflete düşerek Ivan'ın suratına salladığı yumruğu öngöremedi. Bir kütürtü sesi geldi, Gabriel geriye doğru savrulup sıradakilerin üstüne devrildi.
"Aferin!" dedim Ivan'ın koluna girerek, "Bir bu eksikti." Onu çekiştirerek hızla sıranın içinde ilerlemeye başladım.
"Ne yapıyorsun?"
"İlerlemeye devam et."
Olay yerinden yeterince uzaklaştığımızda durdum. Üst kata çıkan merdivenlere ulaşmıştık. Ivan kafası karışmış gibi bakıyordu. Onu tutup çevirdim ve Gabriel'in etrafını saran askerleri görmesini sağladım.
"Şimdi önüne dön ve şüpheli davranma."
"Hak etmişti." dedi ve tekrar bana döndü, "Tam bir şuursuz."
Sırayla birlikte merdivenleri çıkmaya başladık. "Ondan daha büyük sorunlarımız var."
Cevap vermeyince ekledim, "Eğer Gabriel'in dediği doğruysa-"
"Hadi ama." diyerek sözümü kesti Ivan, "Yalan söylediği çok açıktı. Kasten damarıma bastı."
"Nasıl emin olabiliyorsun?"
"Kendi gözlerimizle gördük Reena." dedi Ivan, "Az önce karşısında duruyorduk."
"Bu bir şeyi kanıtlamaz." dedim kaşlarımı çatarak, "Belki... onu yakalamaları... Asıl muazzam şey bu mahkemeyse? Bir bakıma tüm Uyananlar'ı ilgilendiriyor."
Ivan itiraz etti. "Ama bize söz verdiler. Onu koruyacaklardı."
"Evet," dedim, "onu korumadıklarını söylemedim ki."
"Mahkeme olabilir diyorsun Reena. Halk huzurunda. İdam kararı vermek için." Ivan hayretle bakıyordu. "Oradan sağ çıkabileceğini mi sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A0023
Science FictionOn altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke kalmıştı; Ocria. Reena, geçmişinin sır perdesi aralamaya çalıştıkça kendisini daha büyük bir çıkmazd...