Bölüm 17 - Coğrafya

14.6K 1.6K 193
                                    

Bölüm 17 - Coğrafya

"ENFEKTE!"

Kalabalıktan birinin attığı çığlık, insanların çil yavruları gibi dağılmalarına neden olmuştu. Korkuyla karışık haykırışlara anlam veremiyor, kaçmaya çalışanların omuzları, kolları ve hantal bedenleri bana çarptıkça birkaç adım geriliyordum.

Kollarımı kalkan gibi kullanarak kalabalığın ters yönünde ilerlemeye başladım. Bu dehşetli kargaşanın nedenini öğrenmek istiyordum. Neden daha birkaç saniye öncesinde huzurla ilerleyen bu topluluk, şimdi korkuyla kaçışıyordu? İnsanları bu denli dehşete düşüren şey tarama cihazının üzerinde beliren kırmızı yazı mı, yoksa içerisinde bulunan tanımadığım kız mıydı?

O, herkesten daha fazla korkmuş görünüyordu. Cihazın oluşturduğu görünmeyen kalkan içerisine hapsolmuştu ve onu yumruklarken bir yandan ağlıyordu, ancak görünmez kalkan gürültüyü muhafaza etmekte yeterince iyi olduğundan bir şey duyulmuyordu. Bu sesi kapatılmış bir film izlemek gibiydi; tek farkı, her şeyin kızın gözlerinde titreşen dehşet kadar gerçek olmasıydı.

Okulun içerisinden tuhaf giyimli iki kişi çıktı. Üzerlerinde tüm vücutlarını kaplayan parlak bir giysi ve başlarında ise kaskı andıran bir aparat vardı. Adamlardan biri tarama cihazının üzerinde oynamaya başladığı sırada diğeri, korkuyla bir köşeye sinmiş kalabalığa doğru yürüdü. Elindeki ışık saçan aleti üzerimizde gezdirmeye başladığında diğer adam, tarama cihazının kalkanını indirmişti. Bunu kızın hıçkırıkları kulağıma ulaştığında anlamıştım. İkinci adamın elindeki aletten çıkan mavi ışık gözlerimi kamaştırdığında istemsizce yüzümü ekşittim.

Adam aleti indirince gözlerimi birkaç kere açıp kapattım, ancak bu önündeki şekilleri götürmeye yetmemişti. Bu yüzden, kızın çığlıklarının kesildiğini fark ederek o tarafa doğru baktığımda bulanık bir görüntüyle karşılaştım. Gözlerimi birkaç kere ovuşturup tekrar baktığımda, adamların kızı taşıdıklarını fark ettim. Kız, adamların kollarından tuhaf bir pozisyonda sarkıyordu; bu bilincinin yerinde olmadığını düşünmeme neden oldu. Adamlar kızı hava araçlarından birine taşıdılar.

Az sonra okulun içinden bir grup insan daha çıktı. Önceki iki adam gibi giyinmişlerdi ve yanımıza ulaştıklarında bizleri kabaca dürtükleyerek tekrar hizaya sokmaya çalıştılar. Oluşan yeni sıraya girdiğimde, okulun dış duvarlarından birinde belirmekte olan görüntüyü fark ettim. Bu, kafası kel ve içerisinde devasa bir beyin taşıyormuş gibi iri olan bir adamın yüzüydü. Burnu ve yanaklarındaki pembelik bıyıklarıyla zıtlaştığında onu, kocaman ve tüylü bir bebek gibi gösteriyordu.

"Günaydın, okul müdürünüz Roberts konuşuyor." dedi görüntüdeki adam, sakin bir ses tonuyla. "Öğrencilerimize durumun kontrol altına alındığını ve panik yapmamaları gerektiğini hatırlatmak isterim. Lütfen temizlik ekibini izleyerek, soğukkanlılıkla okula girişlerinizi tamamlayınız. Ders akışı olduğu gibi devam etmektedir. Hepinize sağlıklı günler."

***

"Sağlıklı günler!"

Koridorda birbirleriyle vedalaşan iki öğrenci arasından sıyrılarak geçtim ve ilerlemeye devam ettim. Danışman kadın yanında kâğıt bulunmadığı için ders programımı yediği kurabiyenin paketine yazmıştı ve şimdi onu yanımda taşıyor olmak sinirlerimi bozuyordu.

"Reena!"

İsmimin seslenildiğini duyduğumda geriye baktım. Misty koşarak geliyordu; sırt çantası omzundan sallanıyor, saçlarına taktığı mavi eklemeler dalgalanıyordu.

"İyisin, öyle değil mi?" diye sordu, yanıma ulaştığında. Nefes nefese kalmıştı ve gözlerinin altında ter birikmişti. "Her yerde seni arıyordum... Sabah olanları duydum da... Tanrım... Korkunç bir şey!"

A0023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin