Bölüm 21 - Peri Masalı
"Bunu cidden yaptığımıza inanamıyorum." dedi kız, heyecanla karışık bir korkuyla çocuğun koluna yapışarak. Saat gece yarısını geçiyordu ve daha önce hiç bu kadar geç bir vakitte dışarı çıkmamışlardı. Kız, birilerine yakalanma düşüncesiyle ürperdiğinde çocuk, elini yakalayıp aynı heyecanla cevapladı.
"Harika olacak." Sonra eğilip, kızın midesini takla attıran bir öpücük bıraktı yanağına. Çocuk uzaklaşıp tepenin aşağısına yürüdüğünde kızın eli yanağında kalmıştı, onun neden böyle bir şey yaptığını merak ediyordu. Birbirlerini özel günleri kutladıkları zamanlar dışında öpmezlerdi ve kız, daha öncesinde hiç böyle hissetmemişti. Bu öpücüğü, kalbini yerinden fırlatacak kadar özel yapan neydi?
Sonra saçmaladığını düşündü, çünkü çocuğu kardeşi kadar yakın görüyordu. Yıllardır yedikleri, içtikleri ayrı gitmemişti. Birbirlerinin en katlanılmayacak özelliklerini biliyorlar ve bir şekilde, yine de katlanıyorlardı. En karanlık sırlarını, kahkahalarını ve hayallerini paylaşmışlardı bugüne kadar. Şimdi, anlamsız bir öpücük yüreğini hoplattı diye, tüm bunları silip atacak hali yoktu. Güzel bir dostluğu kirletme hakkına sahip değildi.
"Geliyor musun?" diye sordu çocuk, omzunun üzerinden kıza doğru bakarak. Kız, hızlı hızlı başını salladı ve çabuk adımlar atarak çocuğun yanına ulaştı.
"Burasının en iyi gözlem yeri olduğunu nasıl biliyorsun?" diye sordu kız, çimenlerin üzerine oturmakta olan çocuğa doğru. Neden bu soruyu daha önce sormak aklına gelmemişti, bilmiyordu. Belki çocuğa o kadar güveniyordu ki, o ana kadar hiç şüpheye düşmemişti.
"Basit hesaplamalar." dedi çocuk, gülerek kıza bakarken. "Benden daha iyi biliyorsun."
Kız mahcup bir gülümsemeyle karşılık vererek çocuğun yanına oturdu. Bazen onun ne kadar zeki olduğunu unutuyordu. Olasılıklar, hesaplamalar, anlamsız istatistiklerdi çocuğun dahi olduğu alanlar. Bunlar kız için deli saçması olsa da çocuğa baktığında, inanılmaz bir gurur duyuyordu. Sonra bu anı bozabilecek şeyi hatırladı. Evin penceresinden gizlice kaçtığını kimse bilmiyordu ve öğrendiklerinde başlarının derde girebilirdi.
"Yakalanacak mıyız?" diye sorduğunda kız, çocuğun zihnindeki çarklarının dönmeye başladığını duyar gibi oldu. Birkaç saniye içerisinde eline bir rapor sunulacakmış gibi hissediyordu.
"Düşük bir ihtimal." dedi çocuk ve kollarından destek alarak bedenini geriye yatırdı. "O kadar düşük ki, hesaplamama bile gerek yok."
Bu doğru değildi ama çocuk, kızı korkutmak istemiyordu. Zaten işler ters giderse de tüm suçu üstlenmeye hazırdı. Çünkü bugün, kızın doğum günüydü. Gerçi sıradan bir gün olsa da suçu yine kendisi üstlenirdi, kız için her şeye göğüs germeye hazırdı ne de olsa.
Çocuk kolundaki siyah bilekliğin arkasındaki plastik saate baktıktan sonra, olacak şeyin her an olabileceğini fark etti. Bugünü uzun zamandır planlıyordu ve büyük anın çok yaklaştığını bilmek midesinin heyecanla kasılmasına sebep oluyordu. Derin bir nefes aldı ve kıza dönerek "Hazır mısın?" diye sordu.
Kız, heyecanla başını salladı ve çocuğun baktığı yere gözlerini dikerek nefesini tuttu. Sonra bir anda, gökyüzünde renkli şeritler belirdi. Havai fişekler birbirleri ardına patlarken çocuk gözlerini bu manzaradan çoktan ayırmıştı. Hayranlıkla göğü izleyen kıza bakarken orada çok, ama çok daha hoş bir manzara görüyordu. Göğüs kafesinde hızla atan kalbini görmezden gelerek kızın kucağında birleştirdiği ellerinden birini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A0023
Science FictionOn altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke kalmıştı; Ocria. Reena, geçmişinin sır perdesi aralamaya çalıştıkça kendisini daha büyük bir çıkmazd...