Bölüm 27 - Kararsızlık

15.9K 1.4K 715
                                    



Bölüm 27 - Kararsızlık

"Ocria'dan çıkacağız."

Ivan ellerine dayadığı başını hızla kaldırdı. İfadesinde çaresizlikle yoğrulmuş bir öfke vardı. Mateusz'a, sanki az önce duyduğu en aşağılık şeyi söylemiş gibi baktı.

"Hâlâ nasıl bunu söyleyebiliyorsun?" diye sordu, burnundan soluyarak. Sonra hızla doğruldu, sanki bedenindeki gizli bir güç kaynağını bulmuş gibi canlanmıştı. "Bunlara rağmen!" diye kükredi ve sonra eline gelen her şeyi tutup bir o yana bir bu yana fırlatmaya başladı. Cisimler elinden çıktığı anda kül yığınına dönüşüyordu.

"Kendine gel." dedi Mateusz, çevik bir hareketle Ivan'ın kolunu yakalayarak. Elindeki yarısı yanmış kitabı alıp masaya fırlattı. "Ne yapıyorsun?"

"Asıl sen ne yapıyorsun?" dedi Ivan, kolunu çekip kurtararak. Sonra Mateusz'un üzerine doğru yürümeye başladı. "Hâlâ göremiyor musun be? Bitti işte! Her şey bitti!"

"Bitmedi." dedi Mateusz ve elini önüme doğru bariyer gibi uzatarak geriye gitmemi işaret etti. Sanki Ivan'ın üzerimize atılacağını düşünüyor ve güvenli bir yere geçmemi istiyordu. Hiç düşünmeden gerilemeye başladım. Ellerimi arkamda tutarak orada herhangi biri cisim olup olmadığını yokluyor ve gerilemeye devam ediyordum. Sonunda hâlâ sıcacık olan metale temas ettiğimde acıyla kavrulan ellerimi önüme çekerek durdum. Ufak bir yanıktan mızmızlanmak için iyi bir vakit değildi.

"Sen aklını kaçırmışsın!" dedi Ivan ve ilerlemeyi kesti. Arkasını dönüp odanın diğer tarafına doğru yürümeye başladığında çıldırmış gibi gülüyordu. "Kafayı yemişsin sen! Keçileri kaçırmışsın! Yok, gerçekten... Delirmişsin."

"Sakin ol dostum." Mateusz avuç içlerini Ivan'a doğru kaldırmıştı, onu kendisinden zarar gelmeyeceğine ikna etmeye çalışıyordu.

"Neden sakin olayım?" diye bağırdı Ivan, tekrar Mateusz'a dönerek. Artık gülmüyordu, bakışları alev almıştı. Odadaki duman kokusundan bile keskindi sesi. "Bugün az kalsın Lucia'ya dokunacaklardı. Ona zarar vereceklerdi. Nasıl sakin olmamı bekliyorsun? Bunu görmezden mi geleyim? Unutayım mı?"

"Sana unut demiyorum." dedi Mateusz, ellerini indirerek. "Sadece, asıl düşmanın kim olduğunu görmeni istiyorum. Çünkü sen de biliyorsun, eğer Ocria'dan şimdi çıkmazsak seni sürekli aynı şeyle tehdit edecekler. Burada kalırsak Lucia her zaman tehlikede olacak."

"Bunu bilemezsin!" dedi Ivan. "Bana zekilik taslama! Eğer şu saçma planların olmasa böyle bir şey yaşamayacaktık! Bunların hepsi... hepsi de senin yüzünden!"

Bir denizin fırtınaya yakalanması gibi çalkalanmış ve gölgelenmişti Mateusz'un bakışları. Susarak Ivan'a bakmayı sürdürüyordu, ancak kollarındaki tüylerin dikildiğini görebiliyordum. Ona hak vermiştim, çünkü Ivan'ın söyledikleri beni de dehşete düşürüyordu. Sanki Niemczyk onunla konuştuğu sırada beynini yıkamayı başarmıştı ve bu yüzden Ivan en yakın dostuna sırtını dönüyordu şimdi.

"Ben yokum artık!" dedi Ivan, ayağının altındaki yanık tahtayı tekmeleyerek. Mateusz'a yaklaştı ve sesini alçaltarak ekledi. "Lucia'yı bir daha incitmene izin veremem."

Mateusz cevap vermek yerine gözlerindeki fırtınayı bir kasırgaya dönüştürdü. Hızlı hızlı soluyor, bakışları söylemediği şeyleri çığlık çığlığa anlatıyordu. Ama Ivan ne duyuyor, ne de anlıyordu artık.

"Ivan." Boğazımdan kaçan cılız ses ilgisini çekmeye yetmişti. Bana döndü, bakışları Mateusz'unkinden de zehirli görünüyordu.

"Geliyor musun?" diye sordu, öfkesi dumandan bile koyu ve boğucuydu.

A0023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin