Bölüm 13 - Sorular

15.1K 1.7K 367
                                    

Bölüm 13 - Sorular

 Jen içeri girdiğinde aklım hâlâ Ivan’ın söylediklerindeydi. Ondan pek hoşlanmasam da bana uyandığımdan beri en dürüst davranan kişi olduğunu inkâr edemezdim. Çünkü söyledikleriyle Ocria’nın bir peri masalı olmadığını, buraya uyum sağlamakta güçlük çekeceğimi ve en önemlisi her şeyin öylece rayına oturmayacağını ima etmişti. Duymak istediğim şey de buydu zaten, bir çukurun içine batmış olduğumdu. Şu güne kadar çevremde bunu inkâr ederek her şeyin iyi olacağını söyleyen insanların olması hiç işime yaramamıştı. Örneğin Jen ve Lottie, bana umut vermek için gerçeği çarpıtmışlardı. Ancak şimdi, Ivan’ın söyledikleri bir değerlendirme yapmama neden olmuştu.

 Hayatım berbattı, gitgide daha derine gömüldüğüm bir bataklıktan farksızdı hatta. Ancak bu benim hayatımdı ve Ocria beni kabul etmemekte diretse bile buradaki yerimi edinmek zorundaydım. Çünkü artık sahip olduğum tek şey bu hayattı.

 “Sanırım hepimiz buradayız.” dedi Jen, yüzünde hoş bir tebessüm vardı. Kapıyı arkasından çekerek kapattıktan sonra sandalyelerden birine doğru ilerlemeye başladı.

 “Hepinizi yeniden gördüğüme çok sevindim.” dedi sandalyeye otururken. Ardından beni fark ederek başıyla küçük bir işaret verdi; sanırım beni gördüğüne memnun olmuştu.

 Elindeki not defterini kucağına yerleştirdikten sonra “Nasılsınız?” diye sordu. Ardından gözlerini grup üzerinde gezdirerek kendine bir kurban seçti. “ Ashley?”

 Ashley denen kıza baktığımda bunun, yemekhanede tanıyormuşum gibi davrandığım o kızlardan biri olduğunu fark ettim. Saçları kıvırcık ve siyahtı, yüzünde ise daimi bir tiksinti ifadesi vardı.

 “İyiyim.” dedi kız bacak bacak üstüne atarken. Bunu öyle somurtarak söylemişti ki, kimsenin ona inandığını düşünmüyordum.

 “Pekâlâ,” dedi Jen ve Ashley’ye daha fazla bakmak istemiyormuş gibi gözlerini çabucak başka bir kurbanına çevirdi.  “Bas, sen nasılsın?”

 “Aynıyım,” dedi Bas denen çocuk omuzlarını silkerek. “iki gün önceki gibi.”

 Jen ona gülümseyerek karşılık verdi, ortamdaki depresif havayı dağıtmaya çalışıyordu. Jen’in işinin zor olduğunu düşündüm; sonuçta çoğunun, görüşmeye katılmak için fazla havalı olduğunu sandıkları bir avuç ergenle beraberdi. Eminin buradaki pek çok insan, Jen’i ya da bu terapi seansını ciddiye almıyordu. Bunu anlamak için dâhi olmanıza gerek yoktu, insanların beden dillerini okumakta bir nebze iyiyseniz aslında hiç birinin burada olmak istemediklerini pekâlâ anlayabilirdiniz. Jen’in de bunun farkında olduğunu bildiğimden kendimi kötü hissettim.

 “Her zamanki gibi çok konuşkansınız.” dedi Jen şakayla karışık bir şekilde. Ardından bana doğru bakarak devam etti. “Bugün başlamadan önce aramıza yeni katılan arkadaşımızı tanıyalım istiyorum. O da tıpkı sizin gibi çok konuşkan biridir. Kendini tanıtır mısın lütfen?”

 Jen bana gülümserken ben ona dehşete kapılmış bakışlarımı yolladım. Tanrım, şimdi herkes bana bakmaya başlamıştı; yüzümün ısındığını ve avuçlarımın terlemeye başladığını hissedebiliyordum. Jen bunu benden inat olsun diye mi yapmıştı, ilginin üzerimde yoğunlaşmasından nefret ettiğimin farkında değil miydi? Şimdi, tanımadığım onlarca göz ağzımdan çıkacak bir şeyleri yakalamak için üzerimde sabitlenmişti.

 “Ben…” diyerek konuşmaya başlamıştım, ancak sesim kısık ve çatlak çıktığından öksürerek boğazımı temizleme gereği duydum. Ardından bir kere daha konuşmaya başladım.

 “Ben Reena… Becker… -ee, Reena Becker yani. İlk baştaki ismim, yani Reena olan…”

  Birinin gülmeye benzer bir ses çıkardığını fark ederek konuşmayı kestim. Şaşırılacak bir şekilde bu Mateusz’du; sanırım beni umursamak için kötü bir zaman ve kötü bir yol seçmişti. Belli etmeden ona bakmaya çalıştım; Ivan aramızda olduğundan sadece Mateusz’un yüzünün alt kısmı görüş alanımda kalıyordu. Tek eliyle ağzını perdelemiş olsa da parmaklarının arasından dudaklarının yukarı doğru kıvrılmış olduğunu görmüştüm. Neden gülmüştü, gevelerken çok mu komik görünüyordum? Yoksa söylediğim şeyi mi komik bulmuştu? Ben kimseyi eğlendirmeye çalışmıyordum ki.

A0023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin