Bölüm 19 - Anlaşma

17.2K 1.6K 714
                                    

Bölüm 19 - Anlaşma


"Ve sonra, 'Ocria'nın dışında ne var?' diye sordu, inanabiliyor musunuz?" Sophie lafını bitirdiğinde, dâhil olduğu küçük çemberi oluşturan diğerleri kahkahalara boğuldular.

"Ciddi misin ya? Bu nasıl bir cahillik?" diye sordu Paisley, gülerken gözlerinde birikmiş yaşları silerek. Büyük ihtimalle, Sophie'den sonra tanıdığım tek yüzdü. Onlar ve türlerinin diğer örnekleri, tam arkalarında dikilmekte olduğumdan habersiz bir şekilde gülüp eğleniyorlardı. Tüm günü Misty'yi aramakla geçirdikten sonra onun sığ arkadaşlarını arkamdan konuşup alay ederken yakalamak kendimi tuhaf bir şekilde iyi hissettirmişti. Sanırım uzun zamandır Sophie'nin adi kişiliğini bütünüyle görmeyi bekliyordum ve artık daha fazla kanıta ihtiyacım yoktu.

"Ay cidden öyle mi demiş?" diye sordum, Ocria kızlarının uyduruk aksanını abartılı bir şekilde taklit ederek.

Sophie, sesimi duyar duymaz yerinde zıpladı. Arkasını döndüğünde gözleri dehşetle irileşmişti. Paisley ve diğerleri de, yüzlerinde ne olduğunu çıkaramadığım ifadelerle beni izliyorlardı. Aslında hepsi suçüstü yakalandıklarının farkına varmış gibiydiler; hatta bir an için yaptıklarından utandıklarını bile düşünecektim. Neyse ki uzun sürmeden Sophie bu konudaki fikrimi değiştirmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun Reena? Burada özel bir şey konuşuyoruz." dedi, yüzsüzlüğün sınırlarını zorlayarak.

"Ben de katılamaz mıyım?" diye sordum, meydan okurcasına. Hakkımda konuştuklarını bildiğimi bilmeleri için elimden geleni yapıyordum.

"Katılamazsın." dedi Sophie, şımarık bir ifadeyle yüzünü buruşturarak. "Şimdi geldiğin mağaraya geri dön." Bunu söyledikten sonra arkadaşlarına kısaca baktı; sanki gözleriyle onlara kendisini desteklemelerini emrediyordu. Diğer kızlar Sophie'nin menekşe bakışlarıyla karşılaştıklarında kendilerini, az önce bana ettiği hakarete gülmeye zorladılar.

"Evet, Reena. Git buradan." dedi Paisley, onay almak için Sophie'ye baktıktan sonra. "Giderken cehaletini de götür."

"Hiç endişen olmasın." dedim, gözlerimi kısarak. Bakışlarım Paisley'den Sophie'ye doğru kayarken ekledim. "Kafalarının içi samanla dolu insanlarla aynı ortamda kalmak benim tercihlerim arasında da bulunmuyor."

Söylediğimi anlayabilmek için durup düşünmeye başladıklarında, Sophie'nin her zamanki kötücül gülümsemelerinden birini takınarak "İşte tam olarak bundan bahsediyorum." dedim. Arkamı dönüp gitmek üzereyken duraksadım ve omzumun üzerinden, Sophie'nin bakışlarını yakalayarak ekledim. "Ve bir tavsiye, birinin arkasından atıp tutmadan önce onun yakınlarda olmadığından emin olun."

Şaşkınlıkları yüzlerinden silinmeden önce yanlarından uzaklaşmaya başladım. Neden insanların içindeki iyiliğe olan inancımı yitirmem için ellerinden geleni yapıyorlardı ki? Tam ben daha aşağılık davranamazlar derken beni yalancı çıkarmayı başarıyorlardı. İşin tuhaf yanı, Misty'nin onlarla arkadaşlık etmesiydi. O da pek zeki sayılmazdı, annesine karşı saygısız davranıyordu ve göz ardı edilemeyecek kadar bencil bir yanı vardı ama hiçbir zaman Sophie ve türünün aşağılık hareketlerini sergilememişti. Belki bu, zamanla insanın bedenini ele geçiren bir virüs gibiydi. Ne olursa olsun, Misty'yi bu Sophie virüsünden korumam gerektiğini düşünüyordum. Bu yüzden okul bahçesine çıkan koridoru takip ederken olanları Misty'ye anlatmak için sabırsızlanmaya başlamıştım. Belki bu konuda gözlerini biraz açabilirdim.

Koridoru kuşatan hoş koku, bahçeye çıktığımda da devam ediyordu. Öyle huzur vericiydi ki, az evvel yaşadıklarım hakkında öfkeli hissetmiyordum artık. Zihnim biraz buğulanmış ve tüm sinirlerim alınmış gibiydi. Renkli çimenleri ayıran taş patika üzerinden ilerlemeye başladığımda, Ocria'nın yakıcı güneşi açıkta kalan kollarımı ısıtıyordu. Gökyüzü nasıl bu kadar parlak ve temizdi? Bunun birinci bölgede olmamızla ilgisi var mıydı? Ne de olsa, ikinci bölgenin sınırları içerisinden girdiğiniz anda boğulacak gibi oluyordunuz. Havadaki kiri gözlerinizle gördüğünüzü iddia etseniz, kimse tarafından yadırganmazdınız. Çünkü kim birinci bölgenin mavi gökyüzünü, ikinci bölgedeki kasvetli, sarı renkli olanına kıyaslasa bu çıkarımı yapıyordu. Ocria, var olan tek ülke olsa da, apaçık bir adaletsizlik hüküm sürüyor ve görünüşe göre bu kimseyi huzursuz etmiyordu.

A0023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin