Chan'ın bana verdiği siyah tişört ve şortu üzerime geçirip banyonun kapısını açtım ve topallayarak salona doğru ilerlemeye başladım.
İçeri girdiğimde Chan'ı göremedim. Etrafa bakınırken topallamaya devam ediyordum.
"Chan hyung!"diye seslendiğimde gelen kahkaha sesiyle arkama dönüp koridora baktım. Telefonunda biriyle görüntülü konuşma yaparken gülüyordu.
"Sonra bende dedim ki, seni şuradaki potaya oturturum o zaman görürsün kim kaptan olmayı hakediyor!"
Changbin'in sesini duyunca dudaklarımı birbirine bastırdım ve ellerimi arkamda bağlayıp gözlerimle onu izlemeye devam ettim. Amerikan tarzı mutfağa girdi ve bir bardağa su doldurdu.
"O bu aralar çok kaşınıyor sanırım."
"Evet Channie~ gel ve onu cezalandır. Bana kötü davranıyor."diye sevimli bir şekilde konuşunca Changbin, Chan kıkırdadı ve gözlerini bana doğru çevirdi. Gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra konuşmaya başladı.
"Şimdi kapat. Misafirimle ilgilenmem gerekiyor."dedi ve bana doğru gelmeye başladı. Elini uzatıp baş parmağını gözümün altına hafifçe sürttü.
"Misafirine iyi bak, onu iyice iyileştir."diye konuştuğunda Changbin, başımı eğdim ve alt dudağımı ısırdım.
"Görüşürüz Binnie~"
"Görüşürüz Channie~ Görüşürüz Minho."
Bana da görüşürüz diyince başımı kaldırdım ve derin bir nefes aldım.
"Görüşürüz Changbin."diye kısık bir sesle konuştum ve Chan aramayı sonlandırdı. Telefonu cebine sokarken baş parmağını gözümün altına sürtmeye devam ediyordu.
"Yaraların çok acıyor mu?"diye sorduğunda başımı iki yana salladım.
"Yüzümdekiler çok acımıyor. Ama ayağım için aynısını diyemeyeceğim."dediğimde başını salladı ve elini yüzümden çekip elimi tutarak beni koltuğa doğru çekti.
"Sen şöyle otur, ben odadan krem alıp geliyorum."dediğinde başımı salladım ve ellerimle oynarken televizyondaki reklamı izlemeye başladım. Kısa bir süre sonra yanıma geldi ve koltukta yanıma oturdu. Bacağımı tutup kaldırdığında yan dönmek zorunda kalmıştım. Ayağımı dizlerinin üzerine koydu ve kremin kapağını açtı.
"Ne kadar minik ayağın var."diyerek kıkırdadığında, alt dudağımı ısırdım ve yanaklarım yanarken nefeslerimi düz tutmaya çalıştım. Bana her dokunuşunda kendimi kaybetmeye bir adım daha yaklaşıyordum.
"Tam olarak neresi ağrıyor?"
"Bileğimin arkası ve topuğum."dediğimde başını salladı ve kremi söylediğim yerlere sürüp ovmaya başladı. Dirseklerimi koltuğun kenarına yaslayıp acıyla inleyerek dikleştiğimde durdu ve gözlerini bana çevirdi.
"İyi misin?"
"Biraz daha yavaş olur musun lütfen?"dediğimde başını salladı ve daha yavaş ovmaya başladı ayağımı.