bölüm 61

776 80 23
                                    

"Sahne almamıza son 7 gün, Romeo nerede?!"diye bağırdı Nayeon hoca elindeki kağıtları masanın üzerine bırakıp sahne arkasına ilerlerken. Ben ise çaresizce peşinde dolaşıp çözüm üretmeye çalışıyordum.

Tahmin edersiniz ki çoktan okula dönmüştük. Ve Jisung kimseye danışmadan oyunu bıraktığını söylemişti. Şimdi de Nayeon hoca sinirden köpürüyordu.

"Hocam, oyuncular arasında temelli birkaç kişi var. Onları Romeo rolüne geçirebiliriz."diye fikir sunduğumda, Nayeon hoca kostümleri kontrol ederken durdu ve sinirli bakışlarını bana çevirdi.

"Hayır Felix, bize Jisung lazım. Git onunla konuş. Bir şekilde geri dönmesini sağla. Yoksa sahne iptal!"diye konuştu sinirle Nayeon hoca ve tekrardan kostümleri düzeltmeye başladı. Yanağımın içini ısırırken kostümlere bakmaya başladım. Bu hiç iyi olmamıştı, Jisung bırakın beni dinlemeyi, benimle aynı ortamda soluklanmıyordu bile.

"Ne bekliyorsun Felix? Git ve Romeo'yu getir!"

"Tamam!"diye bağırdım kendime hakim olamayarak ve arkama dönüp ayaklarımı yere sürterek konferans salonundan çıktım.

Salonun kapısını kapattım sinirle ve adeta bir ejderha gibi burnumdan solurken koridordan geçenleri izledim bir süre. Ne sikime oyunu bırakıyorsa? Sanki başrol değilmiş gibi?!

Ofladım ve parmaklarımla burun kemerimi sıkıp gözlerimi kapattım ve derin bir nefes verdim. En son dinleyeceği kişi bendim zaten, onu nasıl ikna edebilirdim ki?

"Gittin mi Felix?!"diye duyduğum bağırma sesiyle olduğum yerde sıçrayarak kapıdan uzaklaştım. Gözlerimi kocaman açıp kapalı olan kapıya baktım bir süre ve ardından gözlerimi devirdim.

"Manyak kadın!"diye söylendim kendi kendime ve koridorda ilerlemeye başladım. Elimdeki diyaloglara bakarken merdivenleri hızlıca çıkıyordum. Bazıları omzuma çarpmışlardı ve önüme bakmadığım için bir sürü küfür işitmiştim. Sonunda kendi sınıfımın önüne gelince durdum ve başımı kağıtlardan kaldırıp Jisung'un sınıfına doğru baktım. Kapının önünde birbirlerine sataşan Seungmin ve Yeji'yi görünce onlara doğru ilerlemeye başladım. Yeji ellerini yumruk yapmış olduğu yerde sıçrarken aynı bir boksör edasıyla Seungmin'e yumruk sallıyordu. Seungmin ise her zaman ki anlamsız bakışlarıyla onu izliyordu.

"Gel hadi! Gelsene! Teke tek Kim Seungmin! Hadi!"diye bağırırken Yeji, tiz sesi tüm koridoru doldurmuştu. Seungmin ise bir süre onu izledikten sonra gözlerini devirmiş ve benimle göz göze gelmişti. Ona yaklaştı ve ensemi kaşırken derin bir nefes aldım. Seungmin ile de ormandaki konuşmamızdan sonra bir daha konuşmamıştık. Küs olduğumuzdan değildi tabii ki ama aramızda bir soğukluk vardı.

"Selam."dediğimde, Yeji'de gözleri bana çevirmişti ve yumruklarını indirip omzumu hafifçe patpatladı.

"Selam Lix! Naber?"diye sorduğunda gülümsedim ve gözlerimi sınıfın içine doğru çevirdim.

"İyi, senden naber?"diye sorarken gözlerimle Jisung'u arıyordum.

"İyi. Ne için geldin?"diye sorduğunda Yeji, gözlerimi tekrar ona çevirdim ve elimdeki kağıtları salladım.

"Jisung geldi mi?"

"Evet, tuvalete gitti. Neden?"diye sordu Seungmin elimdeki kağıtlara bakarken.

we are youngHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin