bölüm 24

1.1K 109 79
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım ve her sabah yaptığım gibi kollarımı iki yana açıp gerindim. Bugün kendini fazladan yorgun hissediyordum. Düne dair aklımda hiçbir şey canlanmıyordu. Ellerimi ağrıyan başıma bastırdım ve yüzüme düşen saçlarımı geriye doğru ittirip yattığım yerde dikleştim. Kaşlarımı çatarak etrafa bakındıktan sonra bir anda kaşlarım çatıldı. Burası benim odam değildi.

Hızlıca gözlerimi yan tarafıma çevirdim ve yüz üstü uzanan gri saçlının çıplak sırtını görünce neredeyse çığlık atacaktım. Chan yanımda üstsüz bir şekilde yatıyordu ve sırtında kırmızı ruj ile dudak izleri vardı. Hızlıca dizlerimin üzerinde dikleştim ve ellerimi yatağa bastırıp üstüne doğru eğilip yüzüne baktım. Şişkin yüzü ile uyumaya devam ediyordu ve yüzünde de öpücük izleri vardı.

Ben neden onun yatağındaydım?

Bu soru beynimi kemirmeye başlarken gözlerimi tekrardan odada dolaştırdım. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Tavandaki pervanede asılı olan tişörtü görmem ile zihnimde hafif şeyler canlanmaya başlamıştı. Bu tişört Changbin'e aitti ve onu elinde kovboy gibi salladığını hatırlıyordum.

"Tanrım, ne yaptık biz böyle?!"diye söylenirken elimi alnıma vurdum. Dizlerimin üzerine çıkıp yatağın ucuna emekledim. Resmen Jeno'nun partisini eve taşımıştık.

Yataktan kalktım ve boy aynasının karşısına geçip kısık gözler ile kendimi süzdüm. Üzerimde bana kocaman olan bir tişört vardı, altımda ise genelde yalnızken giydiğim şortlarımdan biri vardı. Saçlarım darmadağınıktı ve yüzümde kırmızı ruj kalıntıları vardı, özellikle dudak çevremde.

"Ah yok artık! Bunu yapmadın değil mi Minho?"diye kendi kendime söylendim ve elimi dudaklarıma bastırıp tekrardan yatakta sırt üstü yatak Chan'a baktım.

"Yaptın, hemde daha fazlasını."diye duyduğum mırıltılı ses ile ödüm bokuma karışırken olduğum yerde sıçradım. Gözlerimi yerde yatan Seungmin'e çevirdiğim anda gözlerim kocaman açıldı.

"Bunu da mı ben yaptım?"diyerek tamamen ona döndüm ve yüzündeki ve boynundaki izleri işaret ettim. Yavaşça başını aşağı yukarı sallarken yerden destek alıp dikleşti.

"Gördüğün herkesi öpüyordun en son. Sonra Chan hyung seni yatırdı."derken dağılan saçlarını eliyle düzeltiyordu.

"Hiçbir şey hatırlamıyorum."

"Normaldir, uyuşturucu öyle yapar adamı."diye gelen daha kalın ses ile bu sefer başımı yatağın yanındaki boşluğa çevirdim.

"Neden hepimiz burada yatıyoruz?"

"Yok, biz bu kadarız. Diğerleri senin odanda."diye açıkladığında Felix, hafifçe kaşlarım çatıldı.

"Nasıl yani, Jisung ve Hyunjin'i aynı odada nasıl bırakabildiniz?"diye şüpheci bir tavırla konuştuğumda bir süre bana baktıktan sonra aniden ikisi de birbirlerine döndüler. Ardından ikisi de yerden kalktılar ve sarsıla sarsıla hızlıca odadan çıktılar. Arkalarından omuzlarımı silktim ve sinsice gülümseyip Chan'a doğru döndüm. Hala aynı şekilde yatmaya devam ediyordu. Biraz yalnız kalabiliriz değil mi?

Yavaşça yatağa geri tırmandım ve yanına doğru emekledim. Tam yanında durup eğilerek sevimli duran yüzüne baktım bir süre. Çok öpülesiydi. Onu öpebilmek için her gün uyuşturucu kullanabilirdim.

we are youngHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin