bölüm 33

1K 102 52
                                    

Felix ıslak toprakları ezerek ilerledi patika yolda. Bu aralar sardığı otun izleri beyninde dolaşırken düzgün adım atamıyordu. Elleri ceketinin cebindeyken göz bebeklerini zar zor sabit tutuyordu. Etrafındaki insanlar ona garip bakışlar atarken o başını eğip üzerindeki sweetin şapkasına saklanıyordu.

Birkaç mezarın yanından geçtikten sonra sonunda gelmesi gereken yere gelmişti. Babasının mezarını hiç ziyaret etmemişti. Kendinde bu cesareti bulamamıştı hiç. Ellerini cebindeyken karşısındaki mezara bakıyordu. O mezar babasıydı. Babası artık böyle gözüküyordu. Bir süre sessizce durup izledi mezarı.

"Kusura bakma, gelmedim hiç. Alışamamıştım."diye omuzlarını silkerek konuştu. Bir süre bekledikten sonra mezarın yanına biraz daha yanaşıp kenarına çöktü.

"Hala alışamadım."diye ekledi ve derin bir nefes aldı. Aldığı nefesler yetmiyordu ona, aldığı uyuşturucudan ya da belki de yaşadığı duygulardan dolayıydı. Hatta belki de ikisi de.

"Yetimhanede kalıyorum, anneme ulaşmak istedim ama yapamadım. Beni görmek istemedi."dedi Felix, ve bir süre mezar taşını izledikten sonra burukça gülümsedi.

"Sen en azından benimle aynı evde yaşayabiliyordun, her ne kadar beni istemesen de. Ama o benimle aynı havayı solumak bile istemiyor."dedi ve dudaklarını büzüp omuzlarını silkti.

"Neden beni istemiyorsunuz? Neden kimse beni istemiyor baba?"diye sorduğunda, cevap alamayacağını bilmek o kadar canını yakmıştı ki. Keşke babam ağaçların arkasından çıkıp sana şaka yaptım oğlum dese, diye geçirdi aklından.

"Annem beni neden istemiyor? Ben ona ne yaptım ki? Diğer adamdan olan çocuklarıyla çok güzel fotoğraflar paylaşıyor sosyal medyada. Onları çok seviyor. Beni neden sevmedi, bende onun çocuğuydum."

Titrek bir nefes çekti ciğerlerine ve başını geriye doğru kaldırıp gökyüzüne baktı.

"Neden gittin baba? Ben daha büyümedim ki..."diye konuşup dudaklarının arasından bir hıçkırık kaçırdı. Bir süre göz yaşı döktükten sonra derin bir nefes alarak oturduğu yerde dikleşti. Dik duramadığı için sürekli toprakta aşağı kayıyordu.

"Çok yorgunum, çok yorgunum baba. Kimse beni burada istemiyor. Sığamıyorum koca dünyaya. Sığdıramıyorlar."diye tekrardan konuştu ve sesi titreyerek ağlamaya devam ederken elleriyle yüzünü kapattı.

"Ne yapacağımı bilemiyorum. Aylar geçti, nasıl yaşayacağımı bilemiyorum hala. Çok korkuyorum baba, yetimhanedekiler beni çok korkutuyor."diye konuştu ve birden ağlamayı durdurup ellerini yüzünden çekerek dikleşerek mezar taşına baktı. Sanki orada babasını görüyordu, sanki babası onu gülümseyerek dinliyordu.

"Oradaki çocuklar beni hep dışlıyor, beni sevmiyorlar. Beni böceklerle korkutup, saçlarımı çekiyorlar. Sen, en son saçlarımı sevmiştin baba, onlar benim saçlarımı yoluyorlar."dedi tekrardan ağlamaya başlarken ellerini sarı dağınık saçlarına geçirip çekiştirerek. Daha sonra titreyen ellerini kendi bedenine sardı.

"En son benim ellerimi tutmuştun, onlar ellerimi kırmaya çalışıyorlar. Onlar beni dövüyorlar baba, ben karşı gelemiyorum. Shiwoo'ya bile karşı gelirken, onlara durun diyemiyorum."dedi sesini yavaşça alçaltarak ve iyice mezara doğru sokulup yanında yere uzandı. Bacaklarını kendisine çekip sarılırken kısıkça ağlamaya devam ediyordu.

we are youngHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin