Final yakın bebeklerim
♡♡♡♡♡
Jisung üzerindeki yeleği aynaya bakarken düzeltti ve yana yatırılmış saçlarına dokundu. Son dokunuşlar yapılıyordu artık, yarım saat sonra gösteri vardı. Konferans salonu dolmaya başlamıştı bile. Ailesi de burada olacaktı Jisung'un. Bu yüzden fazla heyecanlıydı.
Felix'te heyecanlıydı. Sahneye çıkmayacaktı tabii. Fotoğraflarının yayılmasından sonra kendisinde bu cesareti bulamamıştı. Bu yüzden sahne arkasında oyunculara yardım ediyordu. Onun heyecanının sebebi farklıydı.
Jisung'un dikkatini çeken şey ise, saçlarını kırmızıya boyayan Felix bugün fazla mutluydu. Her şeye kahkaha atıyordu, komik olmasa bile. Sanki bir daha asla gülemeyecekmiş gibi tüm gülme hakkını bugün kullanıyor gibiydi.
Felix Soojin'in mikrofonunu düzeltirken yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. O kadar çok gülümsüyordu ki artık yanakları ağrıyordu ama kendisine engel olamıyordu. Sürekli gülmek istiyordu.
"Jisung!"diye gelen seslenme ile çoğu kişi başını perde arkasına giren Seungmin ve Jisung'un annesine çevirmişti.
"Anne, neden geldin? Git ve otur!"dedi Jisung gülerek annesine ilerlerken. Annesi ise Jisung'tan daha heyecanlı görünüyordu.
"Benim minik oğlum kocaman olmuş."diyerek gözyaşlarını saldığında annesi, herkes kıkırdayarak onları izliyordu.
"Anne, utandırıyorsun beni."dedi Jisung gergince ve annesine sarıldı. Utançtan yanakları kızarmaya başlamıştı.
"Tamam, tamam utanma. Gidiyorum."dedi annesi ve eliyle yanaklarını silip gözlerini diğerlerine çevirirken Jisung'tan ayrıldı.
"Hepinize başarılar."dedi ve oğlunun üzerindeki gömleği düzeltip geriye çekildi. Gururla oğluna bakarken perde arkasından çıktı. Seungmin hala oradaydı. İşiyle ilgilenen Felix'e bakıyordu. O da bu halini garipsemişti Felix'in.
"Saçlarını boyamış?"diye sordu sessizce Jisung'a doğru eğilirken. Jisung ise umursamazca omuzlarını silkti.
"Umrumda değil."derken gömleğinin bilekleriyle oynadı. Seungmin'in umrundaydı ama. Merak ediyordu. Felix nasıl bu kadar mutlu olabiliyordu, o kadar yaşanan şeyden sonra nasıl?
"Evet! Son 15 dakika!"diye bağırarak içeri girdi Nayeon ve ellerini çırptı.
"Oyuncu olmayanlar dışarı. Çabuk çık Seungmin, kış kış."
Nayeon Seungmin'i dışarı kovarken, Felix hala gülümsüyordu. Başını kaldırıp kapıdan çıkan Seungmin'e baktığında, Seungmin onunla göz göze gelince durdu ve dikkatlice baktı eski arkadaşına. Çok tuhaftı, Felix böyle biri değildi.
Seungmin yavaşça ayrıldı perde arkasından ve koltuklara doğru ilerledi. Hyunjin'i arka tarafta otururken hemen onun yanına ilerledi. Minho, Hyunjin ve Changbin üçlüsü yan yana oturup sohbet ediyorlardı. Seungmin başlarında dikilirken üçüde ona odaklanmıştı.
"Felix'te bir şeyler var."dediğinde, Changbin gözlerini devirdi.
"Bak bu da beni kıl ediyor, çocuğun yüzüne bile bakmıyorsun sonra da Felix'te bir şeyler var."dediğinde Changbin, Seungmin hızlıca onun kafasına vurdu.