We are bitches
SirHwang: Chan hyung
SirHwang: buldun mu Minho'yuBangbang: hayır bulamadım
Bangbang: hala bahsettiğin şu yalının ordayım ama yok bir giriş bulamıyorumSirHwang: evin içinden girmen gerekiyor
Bangbang: başından beri neden söylemiyorsun
SirHwang: sormadın ki
Changpink: tam bir aptalsın Jin
SirHwang: Jin deme lan bana
SirHwang: o isimle şahsi sorunlarım varChangpink: isminde Jin var aq
SirHwang: şahsi dedim kurcalama
Hanji: ne oldu Minho'ya
SirHwang: kaçmış
Babyfuck: ouuu çok kritik 🤨
Lixxie: neden kaçmış ki?
SirHwang: bilmiyorum bana hiçbir şey söylemedi
Lixxie: nasıl söylemedi aq siz yakın arkadaş değil misiniz
SirHwang: son zamanlar o kadar da yakın değiliz sanırım
Bangbang: buldum onu
SirHwang: nasıl iyi mi
Bangbang: hayır bayılmış
Bangbang: umarım bayılmıştır♡♡♡♡♡
Chan, Hyunjin'in bahsettiği yalının içine girdi. Tüm hızıyla yağan yağmurdan kurtulmuştu sonunda. Koridoru geçip bahçe kapısına ulaştığında hiç beklemeden dışarı attı kendisini. Bankın önüne yığılmış bedeni görünce yüreği ağzına gelmişti.
"Minho!"diye bağırdı ama beden hiç kırpırdamadı bile. Hızlıca ona yaklaştı ve yere dizleri üzerinde çöküp Minho'yu kollarının arasına alıp sarsmaya başladı.
"Min, Min! Aç gözünü Min!"diye bağırarak Minho'nun yanaklarını tokatladı ama Minho'da hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Chan ağlamaya başlarken Minho'yu kollarından tutup ayağa kalktı ve Minho'yu banka oturtturdu. Hemen önünde çömelip Minho'nun kollarını tutarak omuzlarından sarkıttı. Elleriyle Minho'nun bacaklarını tutup onu sırtlanarak ayağa kalktı. Hızlıca yalıdan çıkarttı Minho'yu ve cadde boyunca koşmaya başladı. Yağmura ve sırtına Minho'yu taşımasına rağmen ne kadar hızlı koşabilirse koştu Chan. En yakın hastaneye kadar soluklanmadan koştu.
Hastaneye vardığında artık ne dizlerinde güç kalmıştı, ne de konuşmak için mecali. Dizleri titreye titreye acile girdi. Kendisini farkeden doktor hemen onun yanına geldi ve Chan'ı kolundan tutup en yakın sedyeye çekti. Chan sırtındaki Minho'yu sedyeye indirirken doktor Minho'ya ne olduğunu soruyordu.
"Hastaydı, gripti. Sokakta bayılıp kalmış bilmiyorum. Lütfen, lütfen kurtarın onu."diye ağlamaya başladığında Chan, doktor bir hemşireyi çağırıp onu dışarı gönderdi. Chan dizleri titreyerek acilin camından içeri bakıyordu. Sedyede baygın yatan Minho'yu gördükçe yüreği ağzına geliyordu. Yüzünde renk kalmamıştı güzel çocuğun, izlemeye bayıldığı pembe dudakları renksiz kalmış, kurumuşlardı.