İyi okumalar
*
Telefonun sesi bu saatte yayılmış olmasından ötürü içimi huzursuz etmişti. Yoksa içteki o beklediğim huzur bir yankı bulmuştu da dudakları büzüşerek bana sarılı duran şu kolların, bana ait olamayacağını her daim göstermek adına o acizliğim mi fırlıyordu göğsümden? İçim öyle sızladı ki, kötü haber duymayı bilir gibi bana sarılı o kolların üzerinden onu yavaşça uyandırmak için kollarını sarsmıştım. Ama yaptığı tek şey bana daha fazla sarılmak olmuştu.
"Çok güzel kokuyorsun Jungkook," diye mırıldanmıştı, burnunun ucunu boynuma yaslayıp orada huylandırıcı bir nefesi alıp verirken. Tebessüm edecektim ama o susmuş telefon tekrar çalmaya başlayınca, "Taehyung," demiştim istemeyerekte olsa.
Yüzünü benden yana uzaklaştırarak buruşturdu, kaşlarını çatarak gözlerini açtığında bir kaç kez gözlerini kırpıştırmıştı. Bir alfanın tatlı olduğu nerede görülmüştü. Benim ailemdeki tüm üyelerin gülücükleri hiç yakınımda olmadığında, hep düz bir biçimde kasılı ifadelerini gördüğümden şu an ki manzaram bana mucize gibi sunuluyordu.
"Bir şey mi oldu?" diye sormuş, sonrasında fark etmiş olacak ki, "Bu saatte hangi dengesiz arıyor!" diye sinirle yerinden huysuzca kalkmaya çalışmıştı.
Hala uyku sersemi olduğu için hal ve haraketleri savsakçaydı. Ama yataktan tam kalkmadan olduğum yerden dikelerek ona baktığım için eğilerek saçlarımın arasına öpücük bırakmıştı hızla.
"Özür dilerim," dedi, çehremi kavrayıp uzunca gülümsedi. Benden daha çok mutlu görünüyordu. Ve benim sadece altımda iç çamaşırımla olduğum düşüncesi aklıma gelirken, üzerimdeki örtüyü boynuma kadar çekmek istemiştim o vakit. Bu yüzden belime kadar sarılı duran örtüyü parmak uçlarımla sıkarak biraz yukarıya çekmiştim.
"Sen uyu güzelim, tamam mı? Bende beni bu saate arayanı azarlayıp geliyorum." Demişti, beni uyandırmış olmaktan ötürü rahatsızca söylenirken. Ama zaten onu izlediğimden uyanık olduğumu dile getiremezdim.
"Tamam," demiştim ama onun bana karşı ilk kullandığı bu sözcükler, güzelim, kelimesi çoktan kalbimin teklemesine sebep olmuştu. Öyle ki kuru dudaklarım, çatladıkları yerinden kabuk bağladığı halinden sıyrılıp kanamak için yukarıya kıvrılmamak için zorlandı.
Parmak uçları yüzümden usulca kayıp gittiğinde, arkasını dönmüş ve köşedeki tekli koltuğun üzerinde duran telefonunu almak için eğilmişti. Fakat ben onu gözümün ucuyla izliyorken, gözlerimin irice açılıp sırtında yer alan izleri gördüğümde yorganın altına sığınmıştım çarçabuk.
Bütün bunları ben mi yapmıştım ona?
Tanrım, ben... ben neler yapmıştım öyle!
"Efendim," diyen Taehyung ile aklım bulanıp onun sesine odaklanmaya çalışırken, onun odadan yavaşça çıkması ile kaşlarımı çatmış ve içine sığındığım yatak bana dar geldiğinden ondan yana dönmüştüm. Ancak o çoktan odadan çıkmıştı.
İçimde çok fazla huzursuzluk aynı tencereden kaynayarak farklı farklı seslerle tek bir şeyi söylüyordu. Onun sevgilisi olan kadını. Çünkü kimse sabaha karşı dörtte birini böylesine üst üste aramazdı. Şayet aile fertlerinden birinin başına bir şey gelmişse, ya da iş yeri ile alakalı çok acil bir durum olmuşsa.. ama benim tek düşündüğüm o kadın olurken, yataktan yavaşça kalkıp dün katlayıp koyduğum eşofman takımını giymek olmuştu.
Fakat bacaklarım kasılmaktan ötürü bir kaç saniye olduğu yerde uyuşurken, içerden bir kaç yüksek ses geliyor ama hiç biri anlaşılır çıkmıyordu.