Merhaba, uzun zamandır beni bekleyen ve destekleyen biricik okuyucularım. Sizi özledim ve sizin dillendirdiğiniz özlemden sonra buradayım... çok ama çok uzun zaman geçti. Yeni bir hesap, yeni başlangıçlar diyelim. Hayırlısı olsun.
Çoğunuzun okuduğu bir kitap ama siz yine de, gelişimin hatırana ilk defa okuyormuş gibi yapın. 🤍
Okumayanlar varsa diye de lütfen spoi içeren yorumlar yazmayın. Seviyorum sizi.
Okuduğunuz tarihi buraya bırakır mısınız?
İyi okumalar. 🌟
••••
Not: Kitapta yer alan erkek omega türü, çekinik omega olduğu için normal kadın omegalarında altıdır. Bu yüzden doğurgan özellikleri az ve baskın aile hiyararşik sisteminde aşağılan bir türdür. Bu bilgiyi bilerek okumaya başlayınız.
•Jeon Jungkook•
...
Değersizdim.
Dünyaya bir omega olarak doğduysan, sadece ölmek için yaşamaya devam ederdin.
Ve ben ölmek için yaşamayı, onunla tanıştıktan sonra öğrendim.
Bunun bedeli çok ağırdı.
Göz kapaklarım, yaşadığım korkuyla açılıverdi. Alnımdan boncuk boncuk süzülen damlalar, görmeyi umduğum güzel rüyamın kâbusa döndüğünün kanıtıydı. Anlamsız sözleri kulaklarımda yankı bulmaya başladığında öfkemi çıkartmak istercesine yatağımı yumrukladım, ağlamamak için dişlerimi sıktım. "Alt tarafı bir kâbus işte," diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Beklemediğim bir şekilde işe yaradı. Hatta bir zaman sonra öylesine sakinleşmiştim ki gülerek konuştum. "Sen değersizsin, kimse sana el sürmek istemez ki."
Bu dudaklarımdan dökülen, en çokta kendi alayımı dile getirdiğim bu sözcükler öylesine çok acınasıydı ki üşüdüğümü hissettim. Kötü badireler atlatmaya alışmıştım ama bunu dile dökmeye alışamamıştım. Anlatamıyordum. Tarifi olmayan acılarımı tarif etmek için debelenip durmak, her şeyden güç geliyordu.
Çünkü beni kimse sevmezdi. Sarılmazdı. Öpmezdi. Kendi öz annem bile bir hatalı olduğumu söylerdi. Omega olmanın, bilakis erkek bir omega olmanın böylesine aşağılayıcı olması benim kendi isteyerek var olmadığım bu dünya içinde, zorlandığım bir eziyetti.
Sebebi ise, alfa veyahut beta olmamış olmamdı.
Bizler zayıf olandık. Erkeklerin yüz karası.
Utanç vericiydi. Özellikle doğurgan olmanız bile sık görünmüyorken. Çok sık rastlanan bir şeyde değildi zaten. Bu yüzden farkedilmemek adına, annemin bana inatla kullandırdığı bastırıcıları kullanıyordum. Feromlarım rahatsız ediciymiş.
Ama bunun bundan kaynaklı olmadığını biliyordum. Utanıyorlardı benden. İkizim gibi güçlü olmayışımdan. Jeongguk gibi başarılı, güçlü alfa olamamamdan. Bu canımı çok yakıyordu. Omega bir erkek olmak, beni çoğu zaman intiharın eşiğine sürüklüyordu. Bir yandan da, umut ediyordum. Yirmi yaşında bir erkek olarak çok şey hayal ediyordum.
İmkansız olacaktı belki ama, ruh eşimin bir yerlerde beni beklediğine inanıyordum. Kimsenin beni sevmediği gibi sevecek, sarılacak ve belki de saçlarımın arasına öpücükler bırakacaktı. Bu bile çok zordu. Kurtların çoğu ruh eşini bulamadan başkalarıyla mühürleniyor ve ruh eşleri onları bulması dahilinde bile mühürleri bozulmuyordu.