İyi okumalar 🌻
***
Bunu daha önce yapmalıydım. Daha önce giymeliydim. Taehyung'un kendisini kaybettiğini görmek, uzun bir zamandan sonra beni yeniden hormonsal olarak düştüğüm, eşine karşı yetersiz olma duygusunu silip atmıştı. Meğersem bizim, en azından Taehyung'un biraz fanteziye ihtiyacı varmış.
Ve Taehyung nazik olmayacak bir biçimde bana kızarak benimle birlikte olurken, onu yönlendirerek dudaklarını boynuma çekmiştim. Morluk istiyordum orada. Çünkü neden olmasın?
Ellerimle sevdiğim saçlarının arasına asılırken, uzun zamandır yaşamadığım bu derin orgazm yüzünden göz yaşlarımı tutamadım. Küçük bir hıçkırık dudaklarımın arasından kaçıp gittiğinde, Taehyung'un içimde boşalmasına rağmen orada kalarak tenimi ısırmaya devam ettiği halden bir anda sıyrılmasına sebep oldu. Endişeyle yüzüme bakıyordu. Sanki az önce zevkten gözünün alacası karanlık olarak bana dokunurken güzel sözler söylemeyen bir adam olmamış gibi, şimdi çok nazik biri olmuştu.
"Neden ağlıyorsun bebeğim..." diyerek, yamulmuş tavşan tacımı kulağımın kenarından aldı. Ben ise nasıl söyleyeceğimi bilemediğimden, daha çok ağlamaya başladım. "Bunu," dedim, paniği daha da artarak içimden çıkmaya çalıştı. Özür dilemeye başladı. Çünkü Taehyung sadece boynunu değil, göğsümün bir kaç yerine de ısırık izleri bırakmıştı. Muhtemel bunu daha önce bu kadar fazla yapmadığı içinde canımın acını düşündü.
"Çok canını yaktım," dedi, dizlerini kırarak hemen yanımda durdu. Göz yaşlarımdan öpmeye başladığında, derin nefesler alarak ağladığım nedenden ötürü çok utandığım için kendimce daha fazla rezil olmamaya çalıştım. "Özür dilerim, özür dilerim sevgilim. Kendimi kaybettim. İyi misin birtanem, bir şey söyle hadi bana?"
Neredeyse benim durmuş göz yaşlarımın devamı olacak şekilde gözlerinin yaşandığını gördüğümde, yanağımı öpen Taehyung'un kafasına yavaşça vurdum. Bana bakması için. Bu davranışımla şaşırdı ve gözlerime baktı kaşlarını çatarak. Bazen onun bir Alfa olmadığını düşünüyordum, tabi bedenimin hali bu şekilde iken böylesine düşünmek çok ama çok yanlıştı.
"Hayır aptal," diye mızmızlandım. Burnumu çekerek dudaklarımı ısırdım. Nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum. "Onun için ağlamıyorum ben," dedim. Gözlerimi kaçırdığımda, onun şu anda bana dikkatle baktığını bilmek karnımın tekrar kasılmasına sebep oldu.
Ama o sabırla konuşmamı isteyen bir taraf olacakki, bir çocuğu avuturcasına sakince, "Peki neden ağlıyorsun güzelim?" diye sordu.
Sonra kendi kendimi pohpohlayarak gözlerimi bir kez uzunca kapatıp açtım. Bakışlarını yakalayıp, dudak büzdüm. "Bunu bana daha önce yapmadığın için," dedigimde, ağzını hayretle açması bir oldu. Şaşalamıştı olduğu yerde. "Ne?"
Onun bu haliyle eğlenmek istiyordum. Ama onun bakışları ve şaşkınlığı kısa bir süre içinde çok farklı bir yere çekilirken çenesini kastı.
"Demek benim masum görünen tavşanım, aslında çok arsız biriymiş. Öyle mi?" Dedi kendisini geriye atarken. Benden uzaklaşmış olması moralimi bozmuştu. "Hayır, ben masumum." Diye yakınarak kendimi toparladım. Tabi bunu yapmam biraz uzun sürdü.
Taehyung ise bakışlarıyla artık bir kostüm olmaktan çıkmış yırtık parçalara bakıyordu. Bununla gözlerindeki muzip ifadeler çatlayarak yer değiştiriyordu. Ve bu bakışları git gide görüşünü kısarak yüzüme bakması ile son bulurken, tam karşısında oturuyordum. "Tabi, kesinlikle öylesin. Öyle masumsun ki, bir günde başına bir çok bela aldın. Kendini düşünmeyi bıraktın, bana güvenmediğini belli etmen ayrı bir şey tabi. Ama ya kızımız Jungkook? Ya ikinizin başına çok kötü bir şey gelseydi? Bunu nasıl düşünmezsin." Dedi, konuşmaya başladıkça yüzündeki ifadeler ciddileşmeye başladı.