42. "O gitti."

2.4K 195 37
                                    

İyi okumalar 🌻

Ateşler içinde kaldım. Ben ateşlerin içinde kaldım. Can sızım, canıma can diye bilenmişler beni ne hale getirdiniz. Siz bana neler yaptınız öyle. Siz benim bağrıma nasılda bir kor ateş sapladınız da, ben kendimden geçtim. Ben kendimi yitirdim öyle.

Öyle bir vicdan eklediniz ki göğsüme, elim ayağım tutmuyordu. Siz beni öyle bir uykuya yatırdınız ki, gerçeğin tokadı yüzüme çarptı. Beni hunharca acının içinde sanki hiç acı görmemişim gibi o yüreğe kıymıklar batırdınız.

Ailem, dediğim insanlar ruhu caniliğe öyle yatırmışlardı ki kendilerini, ben sanıyordum ki dünya benim sesimi duymuyor. Dünya beni görmezden geliyor. Ben yanı başımda duranın acısını görememiş, ben onun gözlerindeki öfkeyi kendisine olan feryadından ötürü olduğunu anlayamamışım.

Geriye ne kaldı?

Benim kardeşimden ne kaldı?

Bu öyle bir şeydi ki, ne adım atabiliyor ne de gözümü açabiliyordum. Takatim benden gitmişti. O takaat bende yok idi. Yüzleşemiyordum. Ama onu bağrıma nasılda sokacağımı bilmiyordum. Cesaretim yoktu. Nasıl yapardım. Gösterdiklerine sebep olmuşken, ben o vicdanla nasıl dokunurdum ona.

Ama ben ona hiç sarılamadım ki. Ben kardeş kokusu nedir hiç bilemedim de. Şimdi eğer o kokuyu duyarsam nasıl hissederim onu da bilmiyordum. Jeongguk öyle bir geldi ki, ben bildiğimi de unuttum.

Ve öyle bir gitti ki, onu şimdi nasıl bulacağımı da bilmiyordum.

Çocuklarıma bakıyor, kendimi görüyordum. Bizi görüyordum. Meğerse her şey ne kadar farklı olabilirdi. Ben kötülüğü ondan görüyor, kalbinden ürüyor sanıyorken.. meğersem onun kötülüğü, bize sebep olanlardan yüzündenmiş. Meğersem kötülük, bizim düştüğümüz tohum yerindeymiş.

Kalbim çok acıyor.

Hayatıma yetişememekten. Eşime sarılıyorken bile, sen sarılacak gerçek birini buldun, diyen Jeongguk aklıma geliyor darmadağınık oluyordum.

Şu anda bile Taehyung saçlarımdan öpüyorken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kendimde değil gibiydim. O soğukluğun içinde kalalı saatler olmuştu. Ama gözlerime iz bellenmiş ateşler daha çok yeniydi.

"Çok acı çekiyormuş," dedim öylece, hıçkırık kendinden gelip geçti dudaklarımdan. Sırtımı okşuyordu. Ama ben içim kavrulurken bile üşüyordum. "Bir görsen Taehyung, bir görseydin onun o halini."

"Lütfen ağlama artık," diyordu Taehyung, ama yattığım yatağın içinde ruhum can çekişiyordu. Bundan ötürü dinmiyordu benim yaşlarım. "Bir görseydin onun bedeninde ki izlerini..."

"Bilemezdin," dedi, şakağımda dinlendi dudakları. Ama ben kendime olan öfkemden dolayı deliriyordum. "Bilmeliydim. Ben bundan yakınıyorken, görmeliydim. Ona neler yaptıklarını bilmeliydim. Hepsine ben sebep oldum. Benim gibi bir evlatları olduğu için yakmışlar bedenini. Biz kardeşimle cayır cayır yanmışız Taehyung. Ama biz o yangının içinde yine seslerimizi duyamamışız. Biz mezarın içinde doğmuşuz."

Ben kendim öldüm sanıyordum, ama çok önceden ölmüşte şimdi gözlerimin önünde hortlamıştı. Şayet bana tüm bunları söylememiş olsaydı, ben nasıl bilecektim. Ben kendimi, kendime öyle bir kaptırmışım ki bir tek ben yalnız bırakılmıştım dünyaya. Samimi olmayan yüzlere o bakmış bunca sene, ben ise duvarları seyretmişim öylece. Ama bana izin vermedi ki, kardeşim, bir deseydi yeminlerim olsun atlarımdım ben onun önüne. Canına bir fıskiye gelmiş olmasına asla izin vermezdim.

"Söyleme öyle şeyler ne olur? Korkutuyorsun beni." Dedi, benim bir diğer yarım. Kaderim, benim gerçek ailem. Ondan başkasına nece gideceğimi bilemem ben şimdi.

worthlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin