38. "İki yol ayrımı, ayrımda dolanan ben."

2.3K 215 84
                                    

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...
İyi okumalar 🍓

***

Koridorda yalın ayak koşuyordum. Taehyun ona takacağım papyonu bana taktırmamak için ellerimden kaçmış ve onu yakalamam için bir oyun başlatmıştı.

Tanrım daha hazırlanmamıştım bile!

Miniğimi tam merdiven bitiminde yakalarken nefes nefeseydim. İyi ki şu merdivene bebeklerim ola ki bunun gibi yaramazlıklar yaparak buraya gelipte merdivenlerden düşer diye küçük bir kapı yaptırmıştım. Şimdi bununla ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlıyordum.

"Gel buraya seni küçük sapsız pırasa," diye boynunu öpmüş kucağıma almıştım. "Pırasa sapsız değil ki?" diye akıllık yaparken, "Sende pirasa değilsin zaten bebeğim," dedim ama iki dişini de dudaklarına kıstırmış, "Peki ben neyim tavşancık?" demişti.

Kucağımda bir tavşan taşıyan ben değilmişim gibi. "Babaya tavşancık ha?" Diye sesimi bozmuş, bir daha dememesi için onu uyarmak için kaşlarımı çatmıştım. Çünkü şimdi gideceğimiz yerde yabancılar olacaktı ve neler diyeceklerini kestiremiyordum bile.

"Ama Taehyung babam sana tavşan diyor," boynuma koca gözlerini batırmaya çalışır gibi, "Aynen böyle yaparken tavşancık diyor sana." dediğinde sertçe yutkundum.

Tanrım bu yaramazlar sürekli bizi gözetliyorlardı. "Sen yanlış anlamışsın bebeğim. Hem babanın ne işi var o kadar benim yakınımda." Dedim ama o, iki elini yanağıma bırakarak dudaklarımı büzerek kaşlarını çatmıştı. Beni azarlamıştı.

"Ben bebek değilim, Seokjin amcam bana bizi leyleklerin getirmediğini anlattı."

Yüzüm kızarırken Seokjin hyungun tüm bunları hangi ara yaptığını ve böylesine bir konuyu çocuklara nasıl anlatabilmiş olduğunun düşüncesi ile ürpermeye başlamıştım. Kucağımda onu zıplatarak yüzüne bakmıştım.

"O amcan size başka neler anlattı Taehyun?"

"Babamın seni çok sevdiğini," dedi ve gözlerini kısarak bir şeyler düşünmeye başlamıştı. Çünkü konuşması yine çok pelteleşmişti.

"Başka?"

"Bizi çok sevdiğini?"

Gözlerimi kısmış ve bundan daha fazlasını düşünen anaç tavrım yüzünden miniğimin odasına geçerken sorgulamaya devam etmiştim. "Başka, evet. Birine aşık olduğunu söyledi. Ama ben inanmadım. Beni daha çok sevecek yoksa döverim onu."

Sondaki sözü yüzünden elimde olmadan güldüğümden dolayı tüm ciddiyetim gitmiş, Jeongin oyuncaklarının arasında kendisini kaybetmiş haline baktığımda bez bağladığim poposunu yine havaya dikmişti.

Geldiğimizi görse bile siyah minik takım elbisenin içinde büyümüşte küçücük kalmış bir adam gibiydi. Ve şimdi Taehyun'un yatağının üzerine bıraktığım papyonu takmak için onu yere indirmiş, o da iki ayağının üzerinde durmuştu. "Kaçmak yok," diye uyarmıştım onu.

O da uslu bir çocuk gibi yerinde gidip gelmiş ve yatağın üzerine oturmuştu. "Hımm, hadi şimdi gel buraya yaramaz." diye yanıma çağırmıştım onu.

Sözüme bu sefer harfiyen uyarak ayak uçlarıma kadar gelmiş, sıcacık yumru gibi duran ellerini dizlerimin üzerine bırakmıştı. Onu çok sıkmayacak şekilde beyaz gömleğinin yakalarından geçirmiş ve takıştırmıştım papyonunu. Taradığım saçları ise tıpkı babasınınki gibiydi.

Taehyung tıpkı kendi saçları gibi kestirmişti saçlarını.

Kenarları biraz kazılı, önleri uzundu. Hoş miniklerimin saçları daha yumuşaktı. Taehyun saçlarına bir öpücük bırakmış, yerinde uslu uslu oynayan diğer akıllı bıdığıma seslenmiştim. "Jeongin, bebeğim." Hemen parlak gözleri ile bana bakarken burnunun ucunu kırıştırmışı. "Aferin sana da," dediğimde, ailemizin en uslu bireyi gibi görünmekten dolayı mutlu olmuştu.

worthlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin