Helloğğğ yarın gelecektim, ama şimdi geldim 🌻🌻
İyi okumalar 🍓***
"Ben o omegayı istiyorum."
Taehyung'un domine sesi ve şu anda olduğum bu ortam, gözlerinin keskin ifadesi bacaklarımı titretiyor olsada ona karşı çığ gibi büyüyen arzumu görmezden gelemedim. Çünkü feromları her yere dağılmış ve beynimi umulmayacak o jel kıvamına sokmuştu. O anda hemen yanında duran saçaklı adam dahi gözüme korkunç gelemedi. Ta ki, Taehyung'un yanına gelen ve ondan biraz uzun duran adamın, bizi buraya mahkum eden adama karşı dönüp ve çehresini sıvazlayarak, "Bende o omegayı istiyorum," demesi ile faka bastığımı hissettim.
Taehyung'un birden başını çevirmesi, kırmızı rengine dönen gözleri ve adamın dişlerini sırıtarak bir Taehyung'a ve bir de benden genç olduğu belli olan gence bakması ve ardından bana dönmesi ile yaşadığım tüm hayatım birden bire kabusa dönüşmüştü. O anda tüm yaşadıklarım film şeridi gibi akıp geçti ve ben o akan sahnenin içinde doğuracağım hissi ile ya da çişimin gelmesi ile bacaklarımı birbirine bastırdım.
Çare ararcasına sağıma soluma bakındım. Ancak Jimin çoktan Namjoon hyungun kollarına kendisini atmış ve köşedeki masalardan birine geçmişti. Yüzü seçilmiyordu, çünkü Namjoon hyung açmış olduğu ağzıyla neredeyse sövdüğüne inandığım bir üslupla kaşlarını çatmış ve el kol haraketleri ile tüm ortaya mimiklerini koymuştu. Jeongguk ise perişan bir haldeydi. Seokjin hyungun göğsüne yaslanmış bir halde, muhtemelen göz yaşı döküyordu ve eşi onu teselli edercesine sırtını sıvazlıyordu. Ama ben? Zavallı ben? Burada durmuş, eşim olan ile ne olduğu belirsiz bir adamın isteğiyle orta yerimde doğuracağım telaşı ile mendebur suratlı adamın bana doğru gelerek söylediği şeyi anlamaya çalışıyordum.
"Şu halinle bile paylaşılamıyorsun, seni kendime mi alsam?" Diyordu ve ağzımdan, hoşt diye bir kelime çıkacak diye tüm vücudumu kasıyordum. "Bakma bana öyle, para ettiğin zaman daha çok işime gelirsin."
Benden uzaklaştığında, Taehyung'un bana uzanarak kolumu tutması ve, "Onu ilk ben istedim," demesi ve diğer adamın öne çıkarak diğer kolumu tutması ile can çekişiyordum. "Ama ilk ödemeyi ben yaptım." Dedi, benden genç olan. İkisinden de koparamadığım kolumla, ağladı ağlayacak bir ifade ile Taehyung'a bakıyordum ki, beni satacağı için mutlu olan adam birden bire, "Yoksa bu omegayi tanıyor musun?" dedi. Eli beline gitti.
Kocamı vuracaktı belli ki adi herif.
Bir şeyler yapmalıyım? Bir şeyler yapmalıyım, ama ne?
Aklıma gelen cevap, ilahi bir cevap değildi. Dediğim gibi, son zamanlarda hamilelikten ötürü ve çocukların okula başlaması ile kendimi iyice Jimin ile günlük dizilere kaptırdığım için ve bu dizi ağırlığım genellikle İspanyolların birbirine silah çekerek vurmasına, tokatlayıp, bir anda sevişmeye başladıkları o sahnelerle dolu oluyordu, bundan ötürü, "B-bu adamla gideceğim," dedim.
Adam genç çocuğa bakarak, "Omega senindir," dedi ve Taehyung, küfretti. Gerçek bir küfürdü ve genç çocuğa doğru yumruğunu atmak için hazırlanıyordu ki yanından geçerken, "Lütfen kendini tehlikeye sokacak bir şey yapma," dedim, lakin verdiği yanıt tüm tüylerimi diken diken etti. "Jungkook buradan çıktığımızda kendine en acısız ölümü seçsen iyi olur."
Gözlerim açıldı ve adım atamadım. Taehyung'a bakmaya cesaret edemedim, etmeme de müsade edilmedi. Adam belindeki silahı tutmaya devam ederek, "Bir sorun mu var," diye sorması, genç çocuğun, "Ya işim acele hadi," diyerek kolumdan tutup çekiştirmesi ve ben, beni öldüreceğine inandığım eşimin her an ne yapacağı korkusuyla can çekişiyordum.