35. "Beni bırakma sevgilim."

2.8K 248 82
                                    

İyi okumalar. 🥺

•••

Kıyametler kopuyormuş geceden. Ölümün vakti, erkene alınmıştı sanki. İki şişkin balon, karnımın içinde taş olmuş, başları haraket etmez olmuştu. Nefes almaya çalıştım, evlatlarıma nefes olabilmek için. Nefes almaya çalıştım, olaki benden yana nefes almaya çalışan birileri var olmaya devam ediyordu diye.

Nitekim, gözümdeki yaş kurumadı daha. Sancılar beni olduğum yuvamdan alamadı, ben iki canı bedenimde diri tutmaya çalışırken onlara hayat vermeye çalışan kalbimin ölmüş olması ile yaşıyordum.

Karanlık üzerimde bir bereket gibi açıyorken, sağırdım. Çok sağırdım. Kurdum kendi içinde yorgun, hasta düşmüştü. Lokmanın ziyanı tamah olup dilimin üzerine düşmezken, en sevgili olanımın adı dışında olanı söyleyemiyordum.

Bir avare olmuştum.

Vakit ise ölüden gelip geçen zaman gibiydi. Karanlığın vakti çok derin işliyordu şimdi içlerime. Eşimin gözleri, çok vakitli görünüyordu gözlerime. Ondan başkasına yer vermiyordu akıl, onun sesi, onun yakamda kalmış kokusunun avareliğini yaşıyordum.

Göz yaşlarım, kurumuştu. Akmıyordu. Çılgına dönmüş bedenim, haraketsizce taş duvara dayanmış, elim karnımda olanlara sığınak olmaya çalışmıştı. Emanetlerin olanlar, seslerini çıkarmıyorlardı. Onlarda mı beni yalnız bıraktı yoksa?

Öyleyse bu bağrı yanık ateşin kokusu, yüreğimden mi geliyordu? Sevgilim, ben yanıyorum ama sana üşümüş kaldım. Elim ne tutuyor, ne de bir güç bulup doğruluyordu.

Zaman işlemiyordu, sadece biz ölüyorduk. Çokça ölüm kokuyordu benim gözlerimin içi, sen ölüyor musun sevgilim?

Bana veda etmeden nereye gidiyorsun? Yoksa beni de almayacak mısın yanına? Kalender mi görünüyorum sana? Bilmez misin, beni şu âna kadar yaşatan sendin. Sen olmasaydın, ben zaten canımın bana dayattıkları ile zaten ölecek gibiydim. Ama şimdi daha çok ölüyorum sevgilim.

Kıyma, bizi böylesine kıymık içlerine ata ata soldurma. Sevgilim, inan biz daha çok yaşayacak günlere sahiptik seninle. Yoksa ben çok mu aç gözlüydüm, sevgim yüreğine eksik mi geldi? Sen gözüm ıslak kalan baharı, kışı bize erkenden getirdin. Oysa biz seninle yıldızları izleyecektik. Biz çocuklarımızın ağlayan sesleri ile gecemizin uykusuz zamanlara bölüştürüpte pay biçtirecektik. Hayat bizi çok yanlış anladı sevgilim. Yoksa nasıl kıyardı bize bu denli, nasılda sızlatırdı içlerimizi, nasılda bu acı yüklü yağmurları üzerimize üzerimize dökerdi.

Toprağıma zehir aktı. Sebebini artık senden bilirim. Çünkü ellerinin vedası ansızdı. Dudaklarının gaybı çok fazlaydı. Ben yine senden bilirim. Çünkü sen doğacak çocuklarımızı yetim bıraktın.

Ama yine de hayattasın sevgilim. Soluğun acı acı dökülsede üzerime, ben daha ölmedim, senin için yaşar haldeyim.




Bir tıkırtı duydum. Uzunca dalgınlaştığım o vakitten sonra. Belki de bayılmış, sonrasında ayılmış gibiydim. Ama işittiğim sesler öylesine kuvvetli duyuluyordu ki, üzerime örtüpte duvara yaslanmış bedenim irkilerek elem soğuğu ardımda bıraktı.

Kapının altındaki o geniş aralığın içinde koşturma varken, bir beden olduğu yerde eskimiş yere çarptı. Çok korktum. Aklıma gelenler, beni öldürecekleri yönde iken zayıf düşmüş olan bendemi hareket ettirmekte çok güçlük çektim. Keza görünen ışık çok yorucuydu. Gözlerimin içine ağrı bırakıyordu. Veyahut karanlık gözlerimin içine öylesine işlenmiş olacak ki, baktığım yerde içlerimi kanatıyordu.

worthlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin