"Hadi, hiç yer yokmuş gibi bakınma etrafa. Bir sürü yer var." ~Heeseung
"Çantamın ağırlığını hissetmiyorsunuz bile sunbae-nim." ~Cheonsa
Sonunda aradığım, yastıkların döşenmiş olduğu cam kenarını boş bulunca oraya doğru koştum.
Heeseung sunbae de yavaşça peşimden gelmişti.
"Buyur, çantan. Bir şey olursa ben önde ki masada olacağım. Haberin olsun." ~Heeseung
Çantamı buranın dolu olduğunu belli edecek şekilde yerleştirdim ve istediğim kitabı aramaya başladım.
'Sihirli Krallıklar ve Dilleri'
Bu kitabı böyle bir okulun koskoca kütüphanesinde bulamazsam hiç bir yerde bulamam.
"Bunu mu arıyorsun?" ~Heeseung
Ben raflara bakınırken yanımda beliren Heeseung sunbae ile korkmuştum.
"E-evet... Ama nasıl-..?" ~Cheonsa
"Bende bilmiyorum. Bir anda içime doğdu ve yerinde olmayıp kitap aradığını fark ettim. Diğerleri ile şu an telepatik yollarla konuşmadığıma göre... Bu bir işaret." ~Heeseung
Bana uzattığı kalın ve eski kitabı alıp yerime geçtim. O da benimle gelmişti.
"Bende merak ettim. Seninle bakabilir miyim?" ~Heeseung
"Tabii..." ~Cheonsa
Kitabı aramıza koydum ve ilk sayfayı açtım.
Tabii ki içindekiler bölümü beklemiyordum böyle eski bir kitaptan ama...
"Her ne arıyorsan tek tek başlıklara bakmak zorundasın." ~Heeseung
"Vampirler zihin okuyabiliyor mu?" ~Cheonsa
"Bir vampir başka bir vampirinkini izni olduğu sürece uzaktan bile okuyabilir. Belki herkesinkini okuyabiliriz ama... Bu tıpkı bir yere izinsiz girememek gibi." ~Heeseung
"Ben izin verirsem benimkini de okuyabilir misin?" ~Cheonsa
"Bilmem." ~Heeseung
"Izin veriyorum. Dene." ~Cheonsa
"Tahmin edemeyeceğim bir şey düşün." ~Heeseung
Senden hoşlanıyorum...
"Yok. Olmuyor." ~Heeseung
"Iyi... Yani iyi derken, bir sırrımı düşünüyordum da." ~Cheonsa
"Eğer olsaydı ne yapacaktın?" ~Heeseung
"Sırrımı benden başka biri daha bilecekti sadece." ~Cheonsa
"Kitapta ne arıyorsun?" ~Heeseung
"Bilmiyorum... Önce cadılarla ilgili olan kısmını tamamen okumalıyım. Sonra aradığım şey her ne ise ona ve en son vampirler ile kurtadamlara." ~Cheonsa
"Sıkıcı gibi... Ama seninle okumak zevkli olacak." ~Heeseung
Ders başlamadı bile. Başlamasına 30 dakika var. 40 dakika da ders. Tenefüste anca yetişir... 80 dakika birlikte mi okuyacağız?
"Sıkılmazsan sunbae." ~Cheonsa
"Hadi, bu sayfa boş." ~Heeseung
Teker teker başlıklara bakıyorduk. Direk cadı kısmına gelebilirdim ama aradığım şey her ne ise onu da bulmalıydım.
Ay tutulması, cadılar, cüceler, Deniz yaratıkları, Dolunay, kanlı ay, kendi sonunuz, kurtlar, ortaklıklar, periler, ruh emiciler, vampirler...
"Ne arıyorsun bilmiyorum ama ortaklıklar yazan başlık oldukça ilgi çekiciydi." ~Heeseung
Başlığın altından yazanlara hızlıca göz attım. Bazı ortak terimler vardı.
"M harfini bulmalıyız. Ne çok ortak terim varmış..." ~Cheonsa
"Burada..." ~Heeseung
Mühür...
'Mühür; insanların diline benzerlik gösterebilir, mühür farkında olmadan yapılan sevgi anlaşmasına denir. Mühürlünmek, aşık olmak gibidir ama istemsizce bağlılık yemini edilir. Mühürlü olduğunuz kişinin size mühürlenmemesi gibi bir şey kesinlikle yoktur. Kimse seçim yapamaz. Insanlar arasında yoktur. Herhangi sihirli bir varlık ve insan arasında olamaz. Mühürlüler birbirlerine zarar verebilir ancak bu onların güçlerinin azalmasına neden olur. Mühürlenmişler, mühürlenmemişlere göre daha güçlüdürler. Tür içinde olması her zaman mutluluk ile sonuçlanmasa da çoğunlukla mutluluk ile sonuçlanır. Tür dışı ise az kişinin bilmesi daha doğru ve tehlikeyi azaltan bir durumdur. Tür dışı mühürlüler her daim daha da güçlüdürler. Mühürlenmiş bireyler temas halinde her şekilde birbirlerinin güçlerini kullanabilirler. Aralarında insansı bir bağlanma var ise bu durum da onları her durumdan güçlü yapar. Krallıklar tür dışı mühürlülerin oluşumu halinde konsey ile herhangi birini öldürme kararı alırlar. Mühürlüler başka birinden hoşlanamaz veya aşık olamazlar. Bu yüzden birinin ölmesi sağ kalanın kalbini gün geçtikçe çürütür.'
Okuduğum satırlar yavaş yavaş beynimde yer edinirken, içimi bir korku sarmaya başlamıştı.
Ben az önce aklımdan ne geçirdim?
"Bu kötü bir şey değil. Eğer kimseye söylemezsek ölmeyiz." ~Heeseung
"Düşündüklerimi..." ~Cheonsa
"Okuyamıyorum ya da duyamıyorum. Hissediyorum. Her şeyi değil, bir kaç şeyi. Ve korkacak bir şey yok. Ölmeyeceğiz. Ne sen, ne de ben." ~Heeseung
"Nasıl oluyor..?" ~Cheonsa
"Bilmiyorum. Bunu neden araştırdığını da bilmiyorum ama sondan bir önceki cümle beni aydınlattı diyebilirim." ~Heeseung
'Mühürlüler başka birinden hoşlanamaz veya aşık olamazlar.' cümleyi tekrar okudum. Tekrar, tekrar ve tekrar.
Biri bana söylesin, bir rüya mı yoksa kabus mu?
"Kutsandık mı, lanetlendik mi? Sadece bilmek istiyorum. Ama cevabı tehlikeye girmeden bulamayız. Bu yüzden ikilemde kalmak istiyorum. Ne olursa olsun, kimseye söyleme. En yakının dün uzun tenefüste yanında olan kız gibi duruyor, ona söyle. Ama ona yemin ettir. Başkaları öğrenmemeli." ~Heeseung
"Ama... Hepsi yakınım. Onlar benim ailem. Sen söylemek için birini seçebilir misin sunbae?" ~Cheonsa
"Heeseung. Bana ismimle seslen. Bana sunbae demeni en başından beri sevmemiştim zaten. Ve ben sana birine söyleyeceğimi mi söyledim? Belki hepsine, belki hiç birine. Sadece seni bile tanımazken ailene güvenemem." ~Heeseung
"Tamam... Anlıyorum... En azından K oppa ve dün yanımdaki kız. Ismi Mina. En büyük ablama bile söylemeyeceğim... Sen onları tanıyana kadar." ~Cheonsa
"Istediğin başkaları da varsa sevgili olduğumuzu falan söyle. Senden hoşlanacağımı hiç düşünmemiştim... Ama mühürlülerin arasında bir bağ olması gerekse sana dokunabilmem gerekir. Ve kolyen yüzünden saçının teli bile bana değerse yaralanıyorum. Bana izin vermelisin." ~Heeseung
"Ne için izin vereceğim?" ~Cheonsa
"Kalbine girebilmem için." ~Heeseung
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOON ⚜ ENHYPEN × &TEAM ✔
Fanfiction𝐾𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑖 𝑏𝑒𝑙𝑙𝑖 𝑒𝑑𝑒𝑛 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑛𝑙ı𝑘... 𝐻𝑎𝑟𝑒𝑘𝑒𝑡 𝑒𝑡𝑚𝑒𝑚𝑖 𝑒𝑛𝑔𝑒𝑙𝑙𝑒𝑦𝑒𝑛 𝑒𝑙𝑙𝑒𝑟 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑠ı𝑘ı𝑐𝑎 𝑡𝑢𝑡𝑢𝑦𝑜𝑟. 𝐴𝑔̆ı𝑟 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑜𝑘𝑢 ℎ𝑒𝑟 𝑦𝑒𝑟𝑖 𝑠𝑎𝑟𝑚ı𝑠̧, 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑛𝑙ı𝑘𝑙𝑎 𝑢𝑦𝑢𝑚 𝑖𝑐̧𝑖𝑛𝑑𝑒...