64. Bölüm

122 17 131
                                    

"Senin lanetli sevgin onu kurtaramaz!"

"Seninki kurtarır mı sanıyorsun?! Sende bir vampirsin! Hemde bir orjinalsin!"

"Ama senden daha çok insanım!"

"O benim! Anlıyor musun?! Bunu ona senin yüzünden yaptım! Çünkü onun kanını içebilecek tek vampir benim! Onun her şeyi benim! O tamamen bana ait!"

"Ama onun senin gibi birine ihtiyacı yok!!"

"Sırf sen onu seviyorsun diye, bir iyilik yaptın diye sana mı ihtiyacı var yani?! Senin ona olan sevgin sence onun umrunda olur mu?! O beni seviyor!"

"Didişmeyi kesemez misiniz?" dedi farklı bir ses. En azından ikisinden farklıydı. Ama üçü de tanıdıktı.

"Bu kızı neden yanımızda getirdik? Cheonsa uyanınca, ona ilan-ı aşk etsin diye mi? Mühürlümden hoşlandığını söyleyip, kanının tadına bakmak istiyor ve biz onun yaşamasına izin veriyoruz!"

"Sanırım... Bu işi iyice kabul ettin." dedi, bir başka ses.

"Sonuç olarak... O benim mühürlüm. Her şekilde onu sahiplenmeliyim."

"Daha çok, bir sevgilinin kapıldığı kıskançlığa kapılmış gibisin ve bu... Garip bir şekilde komik geldi. Devam et bence."

"Komik falan değil..."

Canım acıyor...

"Özür dilerim... Bu sefer tamamen benim suçumdu." dedi, kollarını biraz daha bedenimin etrafında sıkılaştırarak.

En başından beri böyle miydik? Hiç farkında değildim. Sesinin diğerlerine göre daha yakından geldiğini de fark etmemiştim.

"Bayıltana kadar kardeşimin kanını içmeseydin iyi olurdu Heeseung hyung. Sen dua et, seni tavana asmadım." ~Sunoo

Bu Sunoo, biliyorum. Sesini tanıyabiliyorum. Zaten söylediği şeyler de onu tanımama yetiyor.

"Hadi, aç gözlerini. Bu sefer bayıldığın için değil, keyfin istediği için uyuyacaksın anlaşılan." ne diyorsun be? Bu da aptal vampir, bunu tanımamak mümkün değil.

Gözlerimi yavaşça açtım. Neyseki beni kör edecek bir ışık yoktu. İşte vampirler ve kurtlarla dolu bir odada olmanın faydaları...

Görüntü yavaş yavaş netleşiyor, seslerin sahipleri daha da seçilir oluyordu.

"Sonunda!" ~EJ

"Ne sonunda? Son bir kaç dakikadır bizi dinliyordu." ~Heeseung

"Nasıl yani?" ~K

"Üzgünüm, şu gereksize laf yetiştirmekten söyleyemedim." ~Heeseung

"Kes sesini! Sensin gereksiz!" ~Jiweon

"Bağırmayın! Yeter! İkinizde!" ~Sunoo

Böylesi daha iyi.

Heeseung'dan destek alarak, ayağa kalkmaya çalıştım. Ama kalktığım gibi, yeri boyladığım için, hepsinin bağırışı birbirine karışmıştı.

"Niye hemen kalkıyorsun?!" ~K

"Sen bu saatte uyanabildiğine dua et!" ~Heeseung

"Şaşırmıyorum artık!" ~EJ

"Olası bir şeydi. Heeseung hyung, sende ne hemen salıyorsun?!" ~Sunoo

"Ben ne yaptım ya?!" ~Heeseung

"İyi misin?" ~Jiweon

"İyiyim, iyiyim... Sanırım." ~Cheonsa

Aptal vampir, boynum çok acıyor!!

"Hehe... O bir hataydı. Onun gibi bir hata bir daha olmayacak. Kıskançlığım tuttu... Özür dilerim." ~Heeseung

Kıskançlığın? Demek kıskançlık?

"Bana bak, senin gereksiz beynini yakarım! Anladın mı beni?! Kıskançlıkmış! Yemişim kıskançlığını, gerizekalı!" diyerek, Heeseung'a döndüm ve koluna vurdum.

"Yaa!! Yakıyorsun!" ~Heeseung

"İyi oldu!" Jiweon

"Seni bu sefer öldüreceğim!!" Heeseung ayakalandığında, içeriye Kant songsaeng-nim'in girmesi ile hepimiz sessizleşmiştik ve kaos hiç yaşanmamış gibi, uslu çocuklar gibi yan yana sıraya dizilmiştik.

"Siz neden buradasınız? Zil çoktan çaldı." ~Kant

"Öyle mi? Uyardığınız için teşekkür ederiz songsaeng-nim! Hemen gidelim!" ~EJ

Bundan daha kötü oyunculuk görmedim ben EJ. Jaehwa bile senden iyi rol yapıyor, mutfaktan bir şey kaçırırken.

K, EJ, Sunoo ve Jiweon hızlıca çıkınca, biz üçümüz odada kalmıştık.

Bu odadan çıkmak istiyorum...

"Birlikte olabilmeniz için gerekli olan izni aldım. Onu söyleyecektim. Ama mühürlü olduğunuzu herkesten gizlemeniz gerek. Bunu unutmayın." ~Kant

"Teşekkürler songsaeng-nim." ~Heeseung

"Cheonsa, güçlerini kullanman için sana ayrı bir program uygulayacağız. Heeseung, sende mühürlüsü olarak, gerektiğinde onun güçlerini kontrol edebilmek için yanımızda olmalısın. Güçleri çok tehlikeli. Her şey olabilir." ~Kant

Biliyorum, zaten... Beni en çok korkutan da bu.

"Orada seni geçiştirdim ama... Gerçekten, şu an burada olmamalısın. Neden tehlikeli olduğunu bildiğin halde buradasın?" ~Heeseung

"Çünkü beni kendine çekiyorsun. Ben... Yapamam. Senden uzak kalamam. Bunu hiç istemiyorum." ~Cheonsa

"Tekrar kanını içmekten çok korkuyorum. Her seferinde sana zarar veriyorum. Ne olacak? En sonunda seni ben mi öldüreceğim?" ~Heeseung

"Sen acı çekecek olmasaydın, benim için sorun olmazdı." ~Cheonsa

"Bana canavar demeyen bir tek sen kaldın. Kanını son damlasına kadar içersem, canavar olur muyum? Bana canavar der misin?" ~Heeseung

"Kanımı son damlasına kadar içsen bile sorun değil. Sana bunu daha önce de söyledim. Sen canavar değilsin ve olmayacaksın. Sen benim mühürlümsün. Erkek arkadaşımsın. Sen benim vampirimsin." ~Cheonsa

"Senin için her şeyi yaparım... Biliyorsun, değil mi?" ~Heeseung

"Mesela, yeni bir çift ayakkabı alabilirsin. Kafan çok sertmiş... Ayakkabım patlamış. Giyince fark ettim." ~Cheonsa

"İki dakika romantiklik yapmaya çalışıyorum, sussana be." diyerek, hızlıca yüzüme yaklaştı.

Dudakları... Sıcacık. Kendinin soğuk olduğundan bahsetmiyor muydu daha önce?

MOON ⚜ ENHYPEN × &TEAM ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin