61. Bölüm

105 15 129
                                    

"Neden uyumuyorsun?" diyerek yanıma oturdu. Bende kafamı onun omzuna koydum.

Belki kimseye güvenemezdim; kızlara, kurtlara, diğer vampirlere hatta mühürlüm olan Heeseung'a bile. Ama ona güvenebilirdim.

"Uyku tutmadı." ~Cheonsa

"Biz vampirler bile uyuyoruz ama seni uyku tutmadı... Bir sorun mu var?" ~Sunoo

"Abi, güçlerim beni korkutuyor. Bu dünya... Çok korkunç. Ben eski hayatımı istiyorum. Denek olmadan önceki hayatımı. O kapıya keşke koşmasaydım, keşke hiç açmasaydı babam..." ~Cheonsa

"Sorun yok. Birlikteyiz. Değil mi? Birbirimizi koruyabiliriz." ~Sunoo

"Bunu dilemekten başka çarem yok." ~Cheonsa

Bir süre sonra, uyku bastırdı. Bende Sunoo'nun verdiği rahatlıkla gözlerimi kapadım.

"Ne konuştunuz?" ~Heeseung

"Pek yararlı şeyler değil. Güçlerim için neden kimse bana yardım etmiyor? Birine zarar verebilirim. Bu beni korkutuyor, Heeseung. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum." dedim, sesim gittikçe kısılırken. Boğazım düğümlenmişti. Korku ve çaresizlik, etrafımı sarmış, beni kör etmişti adeta.

"Soya!"

İsmimi tanıdık bir sesin söylemesi ile, o tarafa döndüm. O kurtarıcılarımdan biriydi. Beşinden biri...

"Ne oldu? Öğretmenler neden seninle konuşuyor? Dün derste ne oldu? İyi misin? Heeseung hyung, sen? İkinizde iyi görünmüyorsunuz. Neler oluyor?" ~EJ

"Sorun yok demek isterdim ama sorun olup olmadığını bilmiyoruz henüz. Hadi gel, bir yere oturup konuşalım. Ne kadar akıl, o kadar iyi. K hyungu da almalıyız." ~Heeseung

"Neden?" ~EJ

"O da olayları biliyor." ~Heeseung

"O zaman Sunoo'yu da almalıyız. O benim abim. Ben o olmadan hiç bir şey yapmak istemiyorum. Dün gece ona bazı şeyler anlattım." ~Cheonsa

"İyi de, herkes derste?" ~EJ

"Sen neden buradasın o zaman?" ~Heeseung

"Buraya gelebilmek için yalandan tuvalet izni aldım." ~EJ

Bravo Byun Euijoo... Bravo.

"Öğretmen çağırıyor desek?" ~Heeseung

"Yalan söylediğimiz ortaya çıkarsa ne olacak?" ~EJ

"Neden dersin bitmesini beklemiyoruz?" ~Cheonsa

"Çünkü o zaman herkes bir şey olduğunu anlar da o yüzden." ~EJ

Anladım... Sanırım.

Ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Kendimi sıkışmış gibi hissediyorum. Korkuyorum...

"Sınıfa bir bahane ile girersek, Sunoo'yu gördüğümde onunla konuşup, dışarı çıkmasını sağlayabilirim. O da senin gibi tuvalet bahanesi ile çıkar. K hyung için de, benim sınıfım olduğu için girerim ve bir şey alacaktım derim. O sırada K hyunga da söylerim ve o da gelir." ~Heeseung

"Evet. Böylesi daha güvenli olacak gibi. Hadi." ~EJ

Onlar ilerlediğinde, ben gerilerinde kalmıştım. Hiç hareket etmemiştim. Neden bilmiyorum ama... Bir şey burada kalmamı söylüyor gibi.

"Ben burada kalacağım. Siz gidin. Sonra tekrar buraya gelin." ~Cheonsa

Birbirlerine baktılar bir süre. Büyük ihtimalle bunun tehlikeli olabileceğini düşünüyorlar ama okuldaki büyü yüzünden de bir şey olmayacakmış güveninden dolayı ikilemde kaldılar.

"İçeri gir ve otur o zaman." ~Heeseung

Onlar giderken, bende içimi karartan odaya girdim ve oturdum.

İçimdeki bu hissin ne olduğunu bilmiyorum ama onca şeyden sonra bu da korkutucu geliyor.

"Selam."

SEN NEREDE ÇIKTIN BE?!! ÖDÜM KOPTU!!

Yerimde sıçradıktan sonra, sesin sahibine döndüm. Kimdi ki bu?

"Ben Sunjin'in kuzeni, Mina'nın az kalsın döveceği, Choi Jiweon." iyi de... Bir anda mı?

"Bu... Sana lazım mı?" diye sordu, cebinden çıkardığı kolyeyi elinde sallayıp, bana gülümserken.

"Ko-kolyem!" yeni oturduğum sandalyeden ayağa fırlamış, kızın üstüne atlamıştım adeta.

"Biliyordum. Seni koruyor, değil mi? Bu şekilde güçlerinin kokusunu alabiliyorum. Kan kokusunu diğer vampirler gibi iyi alamam ama işte... Bu da benim özelliğim. Güçlerin kokusunu alabilirim. Ve seninki o kadar güçlü ki... Kimsenin kokusunu bu denli almamıştım." ~Jiweon

"Kolyemi geri alabilir miyim? Bunları neden bana söylediğini bilmiyorum. Bir şey mi istiyorsun? İnanki güçlerimle ilgiliyse kullanmayı bilmiyorum." ~Cheonsa

"Güçlerin kokusu ve aura kokusu benzerdir. Auran ne kadar güzel korkarsa, kanının tadı da o kadar güzeldir. Eğer bir damla olsun kanının tadına bakmama izin verirsen, kolyeni sana geri veririm. Ve kimseye bir şey söylemem. Bunun için yemin edebilirim." ~Jiweon

Bir kaç adımla geri giderek, ondan uzaklaştım.

Kızım yürü git, iki vampir ve iki kurt birden gelirse olan sana olacak.

"Hayır." ~Cheonsa

"Neden?! Gerekirse sen parmağına iğne batır, bir damla kan aksın ve onu bana ver. Fazlasını istemiyorum. Sadece bir kere tatmama izin ver. Herkese izin vermeyeceğini biliyordum, bu yüzden bu kolyeyi bulmak için her şeyimi verdim! Yalvarırım! Koridorda karşılaştığımızda yakınımda olmasan aura kokunu bile alamazdım çünkü kolye gizliyordu. Ama yakınımdaydın ve kokunu aldım, o zamandan beri bir şey arıyorum. Kanını bana verebilmen için, senin için değerli olan bir şey. Ve fark ettim ki, kolyeni çıkarmışsın. Çünkü kokunu daha kolay alabildim, uzaktan bile. Ama sonra aklıma geldi, neden öyle bir kolyeyi çıkarasın? Kaybettiğini düşündüm ve aramaya başladım, olabilecek her yeri. Seni o pis vampirden kurtaran bendim! Sonra seni, sürekli yanında gezdirdiğin erkeklerden biri gelip aldı. Bendim. Seni koruyanda, kolyeni bulan da. Bana teşekkür etmelisin. Kanını vermelisin!" ~Jiweon

"Yapamam! Bana zarar vermeyeceğin anlaşılıyor ama bir vampir haricinde başka hiç bir vampire kanımı veremem." ~Cheonsa

"Diğer kuzenlerim... Kolyeni fark ettiklerinden beri senin peşindeler. Hatta biri öldü. İnanki hiç üzülmedim. Çünkü sana zarar vermeye çalıştı. Onu kendi ellerimle de öldürebilirdim. Sunjin onlara engel olmaya çalıştı ama onu cezalandırdılar. Ve şimdi sen... Bana kanını veremeyeceğini mi söylüyorsun? Gerekirse o vampir ile anlaşma bile yapabilirim! Sadece tek bir damla istiyorum! Beni bir ay bile dinç tutabilir senin kanın! Sadece bir damlası ile hemde! Lütfen, o vampir ile konuşmamı sağla. Yalvarırım. Seni her zaman koruyacağımı bil. Ben senden yanayım." ~Jiweon

Jiweon'un arkasında gördüğüm Heeseung, Sunoo, K ve EJ ile, işlerin kötüleşeceğini anlamıştım. Çünkü duymuş olmalıydılar.

"Jiweon-nim... O vampir..." ~Cheonsa

"Biliyorum... Burada. Tam arkamda." ~Jiweon

Heeseung, kırmızı gözlerinin gölgeye düşürdüğü siniri ile Jiweon'u odanın içine itelemiş, sonra da boğazını sıkmaya başlamıştı.

Kesinlikle Jiweon'dan çok daha güçlüydü. Bu tıpkı bir serçenin, bir karga ile tutuştuğu kavga gibiydi. Serçe, ölüme mahkumdu.

MOON ⚜ ENHYPEN × &TEAM ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin