48. Bölüm

125 18 191
                                    

"Nasıl iyileşmez?" ~EJ


"EJ, ben iyiyim." dedim elini tutarak. Sanırım yaşananlar fazla gelmiş, EJ bütün suçu üstüne almıştı. Benim istediğim bu değildi... Sadece herkes kendinin suçlu olduğunu kabul etmesiydi. EJ'nun üzülmesi değil...

"Emin olamıyorum işte... Üç gündür yara kapanmıyor. Acımıyor diyorsun ama gözlerin hep dolu. Soya... Sana bir şey olmasını istemediğimi biliyorsun, değil mi? Daha önce aramız iyiydi ve vampirlerle tanıştıktan sonra... Aramız açıldı. Tabii ki suçu onlara bulmuyorum ama ben seninle eskisi gibi olmak istiyorum. Arkadaş-kardeş arası. Anlıyor musun? Kendimi senden uzak hissediyorum." ~EJ

"Benim hatam... Her şey o kadar hızlı oldu ki, ne yapacağımı, ne düşeneceğimi bilemedim. Hâlâ bilemiyorum çünkü devam ediyor. Zaman yavaşlamak bilmiyor. Özür dilerim oppa, her şeye fazla tepki veriyorum." ~Cheonsa

"Buna gerek kalmayacak. Sürekli onu düşündüğünü biliyorum. Ama merak etme, sen olmadan uzun süre dayanamaz. En azından seni görmesi gerek. Tabii, sen de öyle..." ~EJ

"Hiç bir şey bilmiyorum. Mühürlü olmak ne demek sadece bir kitapta okudum ve buna inandım. Benim için basit, aşk demek. Ama işin içine daha farklı şeyler giriyor, neyin ne olduğunu bilmiyorum." ~Cheonsa

Beş gündür ortalık çok karışık. İlk iki gün uyuduğum için anlatılanlardan bilsem de. Bileğimdeki yara ilk günki gibi duruyor, vampirler Sunoo dışında benimle konuşmuyor, kızlar telaş içinde, kurtlar EJ dışında bir şey olmamış gibi davranıyor ve avcılar okulu araştırsada bir şey bulamadıkları için sinirliler.

"Eminim Heeseung hyung sana öğretecektir." ~EJ

EJ'e sarıldım ve bir süre de bu şekilde gözlerimi kapattım. Her şey bir tek bana bu kadar ağır gelmiyor. Ama neden sadece ben eziliyorum?

"Yemek hazır!" ~Byeol

"Hadi, yemek yemezsen büyüyemezsin." ~EJ

"Sen yavru köpeciksin, kendine bak." ~Cheonsa

EJ ile gülüşerek yemek yemek için odadan çıktık ve masaya gittik. Yeniden yurda dönmüştük. Hiç biri bana o akşam kaçıp gittin demiyordu. Bu konuda konuşmuyor, hiç bir şey olmamış gibi davranıyorlardı.

"Civciv, bundan da ye. Çok güzel." ~Mina

"O ne? Ay, asla. Yoğurtlu bir şey o." ~Cheonsa

"Süt içmesini biliyorsun ama! Yoğurt ve peynire gelince, ıy emen min yimim, oluyor." ~Mari

"Çünkü tatları güzel değil." ~Cheonsa

"Hadi, aç ağzını, uçak geliyoorr~" ~Nicholas

"Ne? Saçmalama! Hayır!" ~Cheonsa

"Açsana kız ağzını! Hadi, fiyuuğ~" ~Nicholas

"Uçak piste inmeli Soya." ~K

"Siz delisiniz. Cidden-" Nicholas'ın ağzıma bir şeyler tıkıştırması ile sözüm kesilmişti.

"Şimdi Soya da Yujin'i besleyecek. Yujin de bir uçağı hak ediyor." ~Lixie

"Ne? Hayır, hayır! Ne uçağı? Kaç yaşındayız biz? Beni utandırıyorsunuz..." ~Yujin

"Kız! Maknae! Sen büyüdün de utanıyor musun?" ~Jaehwa

"Sen de maknaesin Jae." ~Taki

MOON ⚜ ENHYPEN × &TEAM ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin