Gözlerimi yavaşça araladım. Etraf daha da karanlıktı. Saat ilerlemiş olmalıydı ama uyumak için daha fazla vaktim olduğunu anlayabiliyordum çünkü çok uyumadığımın farkındaydım.
Beni saran kolların sahibine doğru döndüm ve sırtımı boşluğa verdim bu sefer. Karanlık ve bilmediğim bu koca "ev" beni kesinlikle rahatsız ediyordu. Her an bir yerden bir şey çıkacak gibime geliyordu. Bu yüzden bu karanlıkta gözlerimi açık tutup etrafa bakmaya cesaretim yoktu.
Heeseung'a dönük olsam da, onun kolları arasında olsam da bir şey fark etmiyordu. Belki de ondan bile korkuyordum ama onu sevdiğim için bunun farkına bile varamıyorum. Ona karşı duygularım çok karışık.
Sağ elimle, sol bileğimin üzerindeki yarayı yokladım. Cidden yok... Sonra elimi boynuma götürdüm, ne kadar bütün boynumda elimi gezdirsem de, yara izine dair en ufak bir şey hissetmiyordum.
"Ne oldu?" diye sordu, demek uyanıktı. Çünkü sesi hiçte uykulu gibi gelmiyordu.
"Yaralar... Geçmiş." ~Cheonsa
"Söylemiştim. Ama neden uyandın, onu soruyorum." ~Heeseung
"Rahat edemediğim için." ~Cheonsa
Kollarını çekerken, hızlıca onu durdurdum. Böyle dersem, ondan rahatsız olduğumu düşünmüş olması normaldi.
"Ben... Alışık olmadığım yerlerde uyumaktan rahatsız olurum. Yani... Karanlıktan normalde korkmam ama alışık olmadığım için şu an korkuyorum. Beni rahatsız eden sen değilsin. Aksine... Daha kötüsü olabilirdi ama senin yanımda olduğunu biliyorum. Ve... Aşağıda olanlar için özür dilerim." ~Cheonsa
"Sorun değil. Bir daha bu konuyu açma yeter. Elbet ki bütün konuyu sana anlatacağım. Birbirimizden başka şansımız olmadığına göre, kendimizi tanıdığımız kadar birbirimizi de tanımalıyız." ~Heeseung
"Sen neden uyumuyorsun?" ~Cheonsa
"Sanırım bu gece vampirliğim tuttu. Hiç uykum yok." ~Heeseung
"Odunluk desene sen şuna..." ~Cheonsa
"Kes sesini. Isırırım bak." ~Heeseung
"Tehdide bak, ısırıp kanımı içsen ne? Yanımda olduğun sürece hızlıca iyileşecek." ~Cheonsa
"Sen uyusuna. Hadi, pış pış. Ninni söyleyeyim mi?" ~Heeseung
"Beni sevdiğini söyler misin?" sorduğum soru ile, gözleri irileşmişti. Seviyordu, çünkü mühürlüydük. Ama... Hem beni her şeyimle sevemeyeceğini söylemişti, hem de ailesi olduğumu. Neye inanmalıydım bilmiyorum ama ben bunu duymak istiyorum. En azından mühürlü olduğumuz için bu bir yalan olmaz. Buna inanabilirim.
"Cidden, uyu artık. Yarın buraları temizlemeliyiz." ~Heeseung
"Tamam... Özür dilerim." ~Cheonsa
Gözlerimi kapatıp, yanlızca onun kollarını bana sarmasına izin verdikten sonra, ellerimi kendime çektim ve dolu olan gözlerimi kapattım. Neden bu kadar duygusallaştığımı bilmiyorum.
Ona karşı hissettiğim bu duyguların bütününün adı aşk mı? Herkesin bahsettiği, o süslü ama acı veren duygu. Bağlanıp kopamadığın, isteyip elde edemediğin, bu o mu?
Beni sevdiğini bildiğim halde duymamak beni üzüyor. Değer görmediğimi mi düşünüyorum? Hayır. Düşünmedim, hissettim. Belki de beni sevmek istemediği için böyle.
Fazla karamsarım ve her suçu kendi üstüme alıyorum. Biliyorum. Ama... En azından kendimi bir hatam varsa bu şekilde düzeltebilirim, değil mi? Sevilmeyi hak ettiğimi kanıtlayabilir miyim? Mühürlü olduğumuz için değil, kendimi ona gerçekten sevdirebilir miyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOON ⚜ ENHYPEN × &TEAM ✔
Fanfiction𝐾𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑖 𝑏𝑒𝑙𝑙𝑖 𝑒𝑑𝑒𝑛 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑛𝑙ı𝑘... 𝐻𝑎𝑟𝑒𝑘𝑒𝑡 𝑒𝑡𝑚𝑒𝑚𝑖 𝑒𝑛𝑔𝑒𝑙𝑙𝑒𝑦𝑒𝑛 𝑒𝑙𝑙𝑒𝑟 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑠ı𝑘ı𝑐𝑎 𝑡𝑢𝑡𝑢𝑦𝑜𝑟. 𝐴𝑔̆ı𝑟 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑜𝑘𝑢 ℎ𝑒𝑟 𝑦𝑒𝑟𝑖 𝑠𝑎𝑟𝑚ı𝑠̧, 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑛𝑙ı𝑘𝑙𝑎 𝑢𝑦𝑢𝑚 𝑖𝑐̧𝑖𝑛𝑑𝑒...