Alt kata geldiğimde kütüphanenin kapısı aralıktı. Korkarak etrafa baktım ve yavaş adımlarla kütüphaneye ilerlemeye başladım.
Sanki birisi beni iziliyor...
İzleyen Heeseung değilse daha çok korkabilirim. Ama kim olduğunu bilmemem asıl sıkıntı zaten...
Kütüphanenin aralık olan kapısından içeri baktım. Kimse görünmüyor.
Tam geriye dönecektim ki bana kanan aptalın sesini duydum.
"Hyung-nim, onun kanını içmek istemiyor musun cidden? Onu tanıdığın için mi? Ah... Tanıdık olunca farklı oluyor tabii. Ama ne yaparsın, sen saldırganlaşmamak için kendini tutup hasta olmayı seçmişken, o kaçıyor. Sence de bir cezayı hak etmez mi? Sana bütün kanını iç demiyorum, sadece seni tatmin edecek kadar tadına bak... İstediğin bu, değil mi? Çünkü kokusu seni cezbediyor. Kan grubu yüzünden onun kanı güzel kokuyor. Hadi hyung-nim, kendini tutmana gerek yok. Eğer ölmezse, kimse seni suçlamayacak. Öldürmezsin, değil mi?"
"Sus artık... Sadece sus!" ~Heeseung
"Hyung-nim, direnmeyi bırak. Direndiğin sürece bitkin düşeceksin ve hasta olacaksın. Direnmezsen sadece istediğin kana doğru gideceksin ve tadına bakacaksın. Sence de bu güzel değil mi? Biraz, çok az tadına bak."
"Eğer gücüm olsaydı... Seni burada öldürürdüm." ~Heeseung
"İstersen kapıyı kilitleyeyim ve bu hafta burada kalalım. Bu haftanın sonunda ölürsün. Çünkü direniyorsun. Hadi hyung-nim, git ve tadına bak. Söz veriyorum, kimseye söylemem. Kokusunu alıyor musun? O burada. Ne gitmeye, ne de kalmaya cesareti yok. Söz dinlemeyen ufak bir kız çocuğu işte."
"Güzel kokuyor..." ~Heeseung
"Evet. Biliyorum. O güzel kokuya git hadi."
"Ben sana uymam gerizekalı..." ~Heeseung
Yanına gitmeliyim... Ama korktuğum için hareket edemiyorum. Neden korkuyorum ki? Heeseung'dan değil... Öyle ise neden? Neyden?
"Küçük kız, belki de sen gelmek istersin. Gör bak, senin yüzünden ne halde."
Ben... Benim yüzümden... Ben mi sebep oldum? Ben mi..?
"Dinleme onu... Her şey onun yüzünden." ~Heeseung
Bir adım ileri attım ve kütüphanenin kapısında durmaktan vazgeçerek içeri girdim ve koşmaya başladım.
Heeseung yerde oturuyor, o aptal da onun başında dikiliyordu.
"Geldi işte."
Aniden yanıma ışınlanıp elimdeki ilacı ve kan paketini yere atıp ayağı ile çiğnemişti.
"Bir de şimdi ne halde olacak, onu görelim." Diyerek Heeseung'a döndü.
Heeseung yere sıçramış olan kanı görünce gözlerini kapatıp başını arkasında ki duvara yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOON ⚜ ENHYPEN × &TEAM ✔
Fanfiction𝐾𝑒𝑛𝑑𝑖𝑛𝑖 𝑏𝑒𝑙𝑙𝑖 𝑒𝑑𝑒𝑛 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑛𝑙ı𝑘... 𝐻𝑎𝑟𝑒𝑘𝑒𝑡 𝑒𝑡𝑚𝑒𝑚𝑖 𝑒𝑛𝑔𝑒𝑙𝑙𝑒𝑦𝑒𝑛 𝑒𝑙𝑙𝑒𝑟 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑠ı𝑘ı𝑐𝑎 𝑡𝑢𝑡𝑢𝑦𝑜𝑟. 𝐴𝑔̆ı𝑟 𝑏𝑖𝑟 𝑘𝑜𝑘𝑢 ℎ𝑒𝑟 𝑦𝑒𝑟𝑖 𝑠𝑎𝑟𝑚ı𝑠̧, 𝑘𝑎𝑟𝑎𝑛𝑙ı𝑘𝑙𝑎 𝑢𝑦𝑢𝑚 𝑖𝑐̧𝑖𝑛𝑑𝑒...