48. "Gussa"

6.4K 420 1.2K
                                    

Hiss-i İntikam /0.48👑

Gussa : غصه / غُصَّه Keder, Tasa, Gam, Boğaza takılan yemek. Üzüntü, keder. (Arapça)

500+ Vote

2bin + Yorum

Severek ve keyifle okumanız dileğiyle (: Yıldızları parlatmayı, bölüm arası bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Severek ve keyifle okumanız dileğiyle (: Yıldızları parlatmayı, bölüm arası bol bol yorum yapmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14. Temmuz. 2022 🦋

Araca yaslı vaziyette kolları arasında cadde yolun bir köşesinde birbirimize sığınmıştık. Ben susmuştum Barlas'ta izin vermişti. Sana ne oldu, diye sormamıştı. Benim anlatmamı beklemişti. Sormaması da işime gelmişti. Gözlerinin önünde ölmemi, beni gömerken duyacağı hazdan bahsettiğini söylememek kulağa hoş gelmediği gibi vereceği tepkiden de korkmuştum. Belki de Hamit'in söylediği gibi olmayacaktı. Bu yüzden anlatmak istemedim o da sorgulamadı.

"Ne yapmak istiyorsun?" diye sorduğunda içime yığılan derdi atmak istercesine verdiğim nefesim göğsüme tırmandı "Hiçbir şey yapmak istemiyordum." diye konuştum. Gözlerimi üzerimde hissediyordum ama dönüp bakmadım. Verdiğim yorgun nefesin ardında iç çektim. "Ne konuşmak ne susmak, hiçbir şey yapmak içimden gelmiyor."

"Eve gidelim mi"

Konuşmak yerine başımı ağırca sallamakla yetindim. Cadde bir yolun kenarında birbirimize sarılmamız insanların bakışlarını üzerimize çekiyordu. Oysa az önce neler yaşadığımı ya da neye göğüs gerdiğimi bilmeden yaşadığım ruhen yalnızlığımı sarılma ihtiyacıyla karşıladığımı bilmedikleri gibi eşarplı olmamı baza alarak edepsizmişim gibi bakmaları hoş değildi.

Kolları arasında sıyrılarak aramıza mesafe koyduğumda Barlas aracın şoför kapısına yöneldi. Kapıyı açarken olduğum yerde durup onu izledim. Açık kapıdan içeri gireceği vakit gözleri gözlerimi buldu. Henüz hareket etmeme karşı sorguyla bakmıştı. Kısılan yeşil gözleri nemlenen gözlerimden hoşlanmadığının göstergesiydi.

"Arabanı sattın mı?" diye sordum.

Kapıya tutan eli boşluğa düştüğünde sakindi. "Sen nereden biliyorsun?" sözleri ise o adamın yalan söylemediğinin kanıtı olmuştu. Duyduklarımın yalan olduğuna söyleyecek bir şeyler söylemesini isterdim.

"Öğrendim işte" diye omuz silktim. "Sattın mı?" diye gözlerine uzun uzun baktığımda sessiz kaldı. "Öğrenmişsin..." dedi umursamazca "Bana niye soruyorsun" diye tersler gibi konuşması böyle şeyleri dillendirmekten hoşlanmadığından yanaydı.

Karşı çıkmaması kötü hissettirdi. "Neden..." Diye boynum yana eğildiğinde gözlerim ağlamak için sızlamıştı. "Neden yapıyorsun bunu?" Göz yaşım düştüğünde dudaklarım titredi. "Neden..." diye fısıldayışımla arabasının kapısını kapattı.

"Canım istedi" demişti lakin ben tatmin olmadım. En çok da bu zamanda kendimi kötü hissediyordum birinin benim için kendi ihtiyaçların ödün vermesinden. Bana yaptığı onca şeyden sonra şimdi de gözü gibi baktığı arabasını satmasının yükü ağır geldi.

HİSS-İ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin