44."Feveran"

7.8K 507 684
                                    

Hiss-i İntikam /0.43👑

500+ vote Yorumlarda bir düşüklük var. Bol satır arası yorum. Please! 💜)

Severek ve keyifle okumanız dileğiyle (: Yıldızları parlatmayı, bölüm arası bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Severek ve keyifle okumanız dileğiyle (: Yıldızları parlatmayı, bölüm arası bol bol yorum yapmayı unutmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13.12.2021

Işıklar kapanınca, karanlığın içerisinde gün ışığıyla aydınlanacağımı sanırdım. Bunun düşünmemdeki en büyük etken yaralarımın iyileştireceğimi, iyi olacağımı düşünmüştüm. Olmadı. Üstümde tasnifi olmayan yalın bir yük vardı. Bildiğim gerçeklerinde can yaktığını da oluyordu.

Bazı gerçekleri dilendirmenin ağır bir külfeti vardı.

Ardımı dönüp giderken yaşadığım duyguların saniyeler sonrasında beni hırpalaması gibi... Yorgun ve kırgınım. Savaş başlattığımı söylerken bile savaşmaktan korkmuştum. Ben onlar gibi değildim. Olamazdım da... Birine meydan okumak için neden onlar gibi olmam gerekiyordu ki? Benim fıtratımda savaşmak yoktu. Ben onlar gibi savaşamazdım.

Annem öldü, kimse sarmadı kalbimi

İçim yandı. Öyle yandı ki derdime kimse ortak olmadı.

İçim sönmedi. Öldü, toprağa gömdük içim soğumadı. Kalbim acıdı. Bir yanım kırgın bir yanım hüzünlü.

Barlasın elini tutarak mezarlıktan çıkarken aklım ve fikrim öyle doluydu ki yaptığımın yanlış olduğunu düşündürten bir muhasebe bile başlamıştı. O anlarda yanımda bir an bile ayrılmayan Barlas, üşüyen ellerimi cebine bıraktığında mezarlığın kapısından dışarı çıkmıştık. Dalgın olduğumu fark ettiğinden belki de az önce ki halimden eser kalmamış ifademden dolaylı "Neyin var?" diye sorduğunda yüzüme baktığını hissettim lakin göz göze gelmekten çekindiğim için kafamı kaldırıp da bakmadım. 

Gözlerim sarı toprağın üzerinde attığım adımlara eşlik edişinin izlemiştim. İç çekerken üzerime binen yükün ağırlığı ile "Bilmem" sözleri döküldü.

Barlas ise bunun üzerine "Şaşırmadım..." demişti. Donuk ifadesi, bakışları bir bütünlük içerisindeydi. Yeşil gözleri, avına saldıracak timsahı aratmayacak kadar keskindi. "Senden beklemezdim." Diye sözlerini devam ettirdi. Övgüyle değil de soyut bir halde söyledi. Üzerinde durulmayacak en basit indirmiş bir haliydi.

"İlk kez dişlerini gösterdin. Gerçi şu anda bunun için suçluluk duyuyorsun" dediğinde birbirimize bakmadan başımı salladım. "Sen doğru olanı yaptın. Bundan pişmanlık duymaman gerekir. Yanlış olan yalanla insanları kandırmak. Birileri öldürmek"

Sözleri ayaklarımı yere bastırırken duraksadım. Parmakları arasından elimi çektim ve "Neden?" Diye sorguladım. Kızgınlığım Barlas'a değildi lakin o an bir öfkem vardı. "Haklı olduğum halde suçluluk duyuyorum" Diye sızlandım. İçimde kabaran bir öfke yükseldi. Kendime, onlara, herkese karşı bir öfke vardı. "Neden?" Sıkışmışlığın içerisinde acı çekiyordum. "Her şey neden normale dönmüyor. Ben böyle değilim, onlar gibi olmam. Neden herkes bir başkası gibi olmamı istiyor?" Mezarlığın kapısından çıkmadan önce kasvetli bir havayı üzerime tebelleş etmişti.

HİSS-İ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin