Hiss-i İntikam / 0.12 👑
Ezeli - Başlangıcı olmayan.
03.12.2019
Bulutlara doğru uzattım elimi, sanki dokunacak gibiydim. Parmak uçlarıma dokunan rüzgarın bedenimde kurduğu tat içimde ki tatsızlığı beraberinde götürüyordu. Günlerden, cumaydı. Blok dersten çıkmış beynim kendini iflas ettirmeden kendimi bahçeye atmıştım. Sırtımı yasladığım bankın tahta zemininden bakışlarım göğe dokundu. Bulutların berrak güzelliği önüme dizilmişti, sanki. Bulunduğumuz aya tezat hava yaz gibi. Mavi arasında pamuk şekeri andıran bulutların görüntüsüyle beynimde ki kargaşayı unutmuştum. Barlas'la konuşmamızın üzerinden bugünle tam 1 hafta geçip gitmişti. O gün beni bıraktığı gibi bir daha gelmedi. Hafta sonu girmesi ile görmediğim gibi eve de uğramamıştı. Duruya dolaylı yoldan sorduğum ise abisinin kendi evinde kaldığını, evde aslında daha önce oturdukları yangının çıktığı ev olduğunu ağzından kaçırması bütün her şeyi yerine oturtmuştu. O gün eve gelecek diye düşündüm ama gelmedi. Sabahında okula geldiğimde görememiştim. Yok gibiydi. Birkaç defa Esilayı yalnız görmüştüm. Arkadaş ortamlarında görme ihtimaliyle her ders çıkışı kantine inmiştim lakin bir kez olsun göremedim.
"Hümeyra " seslenişiyle, karşı çimenlik düzlükten gelen Ahsen'e bakışlarımı çevirdim. Bugün gözlükleri yoktu. Üzerine hedef alan güneşe çekilen gözleri çekik bir hal almıştı. Gülümseyerek elmacık kemiklerini daha fazla gün yüzüne çıkardığında "Selam" yanağımı sıktı. Yanımda ki boşluğa kendini atarak oturduğu için ayakları hafifçe yukarı kalkmıştı.
"Selam" şaşkın tavrına gülümsedim. "Nasıldı, ders" bedenimi hafifçe yanımda oturan kıza döndüm. Elini havaya kaldırdı, sağ gözünü kıstı. Yüzünde memnuniyetsizce buruştu, şöyle böyle diyen bir tavırda elini sallamıştı. "Aman, boş ver " ellerini saçlarını geçirerek gelişi güzel toplayıp, bileğinde ki tokayı saçlarına geçirdi. Kolunu göreceği mesafe kaldırdığında bileğindeki küçük saate baktı. "Seçmeli derse geç kalmayalım" dediğinde yaptığı topuzu hafifçe eliyle dağıtarak yerinden kalktı.
"Fransızca olmalı mıydı?" Huysuz karşımda dikilen Ahsen'e bakışlarımı kısarak baktım. Hemen gözüme çarpan güneş yüzünden gözlerim sulanmıştı.
"En yüksek kredili ders. Ne yapsaydım yine bölüm dersi seçip kafayı mı yeseydim" gözlerini huysuzca devirdi. "Hem fenamı olur hocamız Fransız'dır falan" gülümsediğinde "Hadi" kalkmayan bedenim için uyarıda bulunduğunda kendimi sanki enkazın altından çıkaran depremde hasar görmüş bina gibi güçlükle kalktım. Koluma çantamı astığım sırada Ahsen de koluma girdi.
"Gidelim, matmazel " gülümsediğinde, gülümsedim. Caffenin karşısında ki büyük binaya ilerledik. Geniş kapıdan içeriye girdiğimizde üst katın merdivenlere tırmanıp seçmeli ders için ayrılan dersliğe adımlarımızı çevirmiştik. Diğer sınıflara nazaran fazla büyük değildi. Tekli sıralar gri renkte geniş bir şekilde dağılmıştı. Öğretim üyesi için ayrılan masaya inen iki basamaklı merdiven yerleştirilmiş. Küçük camlar hemen solumuzda bulunuyordu. Sessizliği seven biri olarak cam kenarında oturmayı teklif etsem de Ahsen, dersten daha fazla verim alabileceğinin düşüncesiyle ön sırada oturmamızı söylemişti. Gerçi bu neyi değiştirirdi ki? İyi bir dinleyici en arka sırada dahi olsa yeterli verimi alabilirdi. Yine de Ahsen'i kırmak istemediğim için dörder sıradan oluşan sırların ikinci sırada yerimi aldım. Sınıfın sıraları tekli olması Ahsen'le ayrı oturmak durumda bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSS-İ İNTİKAM
ActionÖfkesine, hırsına, geçmişine kapılmış bir adam, "BARLAS KARAHAN " Geçmişinden habersiz, hırslı yeşil gözlere düşmüş genç bir kız, "HÜMEYRA ATABEY" Ilık bir esinti, intikamla yanan kalbe sarıldı. ... Bakışları altında bedenime değen elleri, benliğim...