Hiss-i İntikam / 0.14 👑
30. 12. 2019
Farazi : Gerçek olduğu henüz kesin olmayan...
İlmek ilmek işlenen kurgunun içerisinde yer alıyor gibiydim. Her şey kurgudan, oyundan ibaretmiş gibi. Düşündükçe sonuca varmadığım düzlükte tırmanıyorum. Ulaşılan, ulaşılmaz olanağım. Yolun sonundaki aydınlığa koştukça uzaklaşıyor döngü misali tekrarlanıyordu. İçimde büyüyen sıkıntının en büyük izdihamı, kararsızlık, çaresizlik...
Bütün gece düşünmüştüm. Annemin, Birce Demirel olduğunu öğrenmiş sonrasında babamı bulmama yardımcı olduğunu söyleyen küçük bir not parçasıyla karşı karşıya gelmiştim. Düşündükçe sonuca erişememenin en büyük kaybını yaşamıştım. Bilinmezlik!
Çıkamadığım sonuçla, düşündükçe kafam patlayacak olmaktan öteye geçemedi. Gözlerim yanıyor, alnımdan enseme vuran ağrı kulaklarımı bile etkisi altına almıştı. Yorgunlukla kapanan gözlerim, kabusla aralandı. Son zamanlarda görmediğim, bu ara kuşatması altına aldığı kabus, gözlerimi kapattığında gün yüzüne çıktı. Küçük bir çocuğun el sallayışı, yükselen ateşin sıcaklığında kavrularak acı çığlıkların beraberinde uykudan sıçradım. Başımın ağrısı dinmediği gibi ilaç içmeden de dinmeyecekti. Hayatım boyunca hiç bu denli baş ağrısı çektiğimi hatırlamıyorum. Hastalandığımda dahi ilaca yüklenmeyen ben, şuan vücudum ağrı kesici için ihtiyaç duyuyordu. Kıvrıldığım yataktan ayaklarımı sarkıtarak bez şallardan birini kafama dolayıp odadan çıktım. Dar koridoru aydınlatan kısık sarı ışıklı lamba sessizliği takınmıştı. Adımlarımı merdivenlere yönlendirip mutfağa doğru ilerledim. Ev oldukça sessiz, karanlıktan ayrışan bahçede ışıklandırma sistemiyle içeriyi aydınlatmıştı. Kendime doldurduğum suyu yıllardır içmemiş hissiyle "besmele" çekip, 3 yudumla bitirdiğimde dolabı açıp, ağrı kesici ilaç aradım. Suzan anne evde ilaçları buz dolabına dizmesi ne görürsen uygularsın teorisiyle alışkanlığını kendi evimde de bilinçsizce uygulamış ve çoğu kişinin de buz dolabında muhafaza ettiğini düşünmüştüm. Lakin tam tersi bir şekilde ilaç ya da ilaca dair hiç bir şey yoktu. Dolabın kapağını kapattığım sırada dışarıdan içeriye süzülen ışık beraberinde yükselen motor sesiyle bakışlarım mutfak penceresine döndü. Karanlık gökyüzü, sarı güllerin ardında gelen kişiyi seçememiş, tahminlerim, sonucunda Barlasın gelmiş olma ihtimalini getirirken kapıya ilerledim. Kapıyı açmadan önce uzun hırkamı bedenimi sardım. Ya bir başkasıysa kuşkusuyla komodinin üzerindeki mavi işlemeli vazoyu uzandım. Belki çok fazla zarar vermeyecekti, hiç olmazsa kafasını patlatmaya yaracağı düşüncesiyle kilidi çevirdim.
"Bismillah" çektim açtım kapıyı. Bahçeden çitlerinin dışında duran siyah aracın Barlas'a ait olduğunu gördüğümde elimdeki vazoyu yavaşça sağ tarafıma indirdim. Arabanın farları yanarken, göz önünde Barlas yoktu. İçeride olduğunu düşündüğüm vakitte bahçe kapısına kafamı uzatmamla siyah kıyafetleri ardında siluetini gördüm. Derin bir nefesin beraberinde bir adım evin içerisine atarak vazoyu aldığım yere bıraktım. Kapının kenarında hırkamı kollarımı dolayarak Barlas'ı bekledim. Aradan epey bir vakit geçmişti. Ekim ayının sonlarında kendini belli eden ayaz esintiyle bedenimi yokladı, hırkanın içerisine ellerimi sokuşturarak göğüs altında birbirine doladım. Aradan dakika geçmesine rağmen Barlas ne eve doğru bir hamle yapmış ne de gitmişti. Sırtını arabaya yaslı bir şekilde aşağıya doğru süzüldüğünde kaşlarım çatıldı. Anlayamadığım bir güdüyle adımlarımı bahçe kapısına çevirdim. Çimlerin üzerinden bahçe kapısını açıp toprak zemine düştüğünde Barlasın hemen arabasının yanında toprak zeminde gördüm. İlk başta yorgun bir şekilde oturduğunu düşündüm. Karanlığın getirdiği belki de göz yanılması ya da ihtimal vermemiştim. Omuzları düşük kafası arabanın kapı kısmına yaslı bir şekildeydi. Attığım adımla yüzü netleştiğinde dudaklarım şokla titredi. Ne yapacağımı bilemedim. Gitmekle gitmemek arasında gidip, geldim. Üzerinde bugün gördüğüm ona yakışan lacivert keten gömleğin düğmeleri kopmuş bir vaziyette sonuna kadar açıktı. İçerisinde ki siyah atlet göz önündeydi. Saçları karışık dudağı patlamış, akan kan araladığı dudaklarından dişlerine bulaşmış çenesine doğru izini sürdürmüştü. Sol elini, sağ kolunun altına almış sanki parmaklarında bir hal varmış gibiydi lakin seçemedim. Gözleri gözlerime dokunmasıyla sağ gözünün üzerinde koca bir şişlik ve morluk yer almıştı. Gözü kısık bir şekilde yüzüne baktım. İçim titredi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSS-İ İNTİKAM
ActionÖfkesine, hırsına, geçmişine kapılmış bir adam, "BARLAS KARAHAN " Geçmişinden habersiz, hırslı yeşil gözlere düşmüş genç bir kız, "HÜMEYRA ATABEY" Ilık bir esinti, intikamla yanan kalbe sarıldı. ... Bakışları altında bedenime değen elleri, benliğim...