Hiss-i İntikam / 0.04 👑
Evden Uzak / Far From Home
Ez-nev : Yeni baştan, yeniden
1 Eylül 2019 / 02 : 28
Yanlışla, doğruyu ayırt etmekte zorlanıyorum. Sahi kim zorlanmazdı ki? Netice etten parçaydık. Düşünme eylemi kalp ile beyne giden damarda ki sırrın esareti. Aslında içimizde büyüyen o kadar çok şey vardı ki ne kelimeler, ne duygularla anlatabilmek mümkündü. Bu yüzden kararsızlığın kıyısında gezdiğinde bile insan boğuluyordu. En büyük sorun ne yapacağımı bilmiyor oluşumdu. Aslında en büyük harabe ise karşımda ki adamın beni sürüklediği zulümdü. Anlamakta sorun yaşıyordum. Saçmaydı. Bağıra çağıra düştüğüm durumun saçmalığını velvele etmek istedim. Babamın ailesini yaktığını söylüyordu. Özlemiyle yandığım her gün boşluğuyla hüzne dolandığım babamın katil olduğundan bahsediyordu. Kim babasının katil olduğunu düşünürdü ki? Hem babalar katil olur muydu ki?
Güçsüzlükle savruldum. Ayağımın altında ki çimen değil de çakıl taşı gibi dolandı, yalpalandım. "Ben anlamıyorum" diye sendeledim. Sayıkladım mı sesli bir şekilde sözlerimi dile getirdim mi bilmiyorum. "Hiç bir şey anlayamıyorum. Ben ne olduğunu gerçekten anlamıyorum" gözlerini gözlerine çevirdim. Gözlerime öyle bir baktı ki aramızda ki mesafeden bile zulmünü yaşattığını hissettim. Babam suçlu olsa bile neden ben bunları yaşıyordum, diye sitem etmek istedim. Lakin sözlerimi dışarı vurabilmek için katil yakıştırmasını tiye almakta gerekirdi. Benim babam katil değildi!
"Anlatacak çok şey var. Mesela senin" Elinde çevirdiği zippoyu parmakları arasında salladığında sanki sinirini yatıştırmak ister gibiydi. "Babanın nerede olduğunu anlat ve bende seni salayım" kaşları kavisli bir halde havalandı. Tavrı sertti, lakin bir şeyler soğuktu. Anlam vermediğim duygusuzluk yüzünde geziniyordu. Belki de en çok bu beni rahatsız ediyordu. Bir adım ile iç çekişim göğsümü yararcasına yükselmişti.
"Ben gerçekten defalarca aynı şeyi söylemekten yoruldum. Yemin ederim babam öldü. Allah şahidim o gün babamın öldüğünü bana Feridun amca söyledi. "
"Feridun" dedi kaşları ağırca çatıldı. Sanki adının eminliğini tartmıştı ya da doğru söyleyip, söylemediğimi ölçüyordu. Yüzünde yer edinen tavırdan da ne hissettiğini söylediğini hiç bir şekilde pay biçemiyorum. Sağ kaşını kaldırarak, "Hani şuan annenle evli olan adam " diye sözlerine devam etti. Alaylı gülümseyişi annen ne ki sen ne olasın kadar ağır ve zalimce. İçimde kabaran öfkeyle dikleştim. Ellerimi sımsıkı yumdum.
"Evet" bağırdım. Gözümden bir damla süzüldü. "Evet, annemle evli, ahlaksızca belki de edepsizce, o kadın sadece anne sıfatını üstlenen biri benim için. Duymak istediğin buysa eğer söylüyorum. Kimse ailesini seçemiyor"
"Kimse ailesini seçemiyor" sert sözleri yankılandı. "Tıpkı aşağılık bir anne ve şeref yoksunu bir baba gibi" diye noktaladı, sözlerini. Burkuldum, en çokta haklı mı sözleri fikrime bulaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSS-İ İNTİKAM
ActionÖfkesine, hırsına, geçmişine kapılmış bir adam, "BARLAS KARAHAN " Geçmişinden habersiz, hırslı yeşil gözlere düşmüş genç bir kız, "HÜMEYRA ATABEY" Ilık bir esinti, intikamla yanan kalbe sarıldı. ... Bakışları altında bedenime değen elleri, benliğim...