Hiss-i İntikam / 0.10 👑
Figar / Fiğar : İncinmiş, yaralı, Yüreği yaralı. (Farsça)
13. Kasım. 2019
Tenime dokunan güneşin, kızıllığıyla adımlarımı attım. Attığım adımla ayakkabımın altında kalan kuru yaprak ezilip parçalanarak toz halini aldığında diğer bir adımda yeni yaprak ezildi. Günlerden salıydı. Öğle namazını mescitte kılmanın ardında bir sonra ki ders için kaffeye yöneldim. Okula yapılan mescit kampüsün çıkışındaydı. Hatta öyle ücra bir köşeye yapılmıştı ki, kimsenin bulabileceğini dahi ihtimal verilmezdi. Acı ama gerçek kimsenin gittiği de söylenemezdi. Yine de şükretmeliyim ki mescit için uzakta olsa bir yer düşünülmüştü. Dünya beybut, biz ise avare bir haldeyiz. İslam'la yaşayan, hiç bir şekilde üzerine kuşanmayan toplum olmuştuk. Ne acı!
İçimdeki karmaşık düşüncelerle kastettiğim yolun sonunda gözükmüştü, kaffe. Okul başlayalı tam olarak 2 haftaya aşkın süre olmuştu. Ortama alışmış daha çok inek ve asosyal bir öğrenci olarak hayatıma devam ediyordum. Fazla kimseyle konuşmuyor, sebepsizce insanlarla arama koca bir tuğla koyuyordum. Şu sıra aklımı kurcalayan oldukça fazla olay olmuştu. En çokta annemin kim olduğu gerçeği. İç çekerek kafamı belli belirsiz salladım. Düşündükçe çıkmaza çıkıyordum.
Okula alıştığım süreçte, aldığım karar doğrultusunda okulda Duru ve ekibiyle aynı ortamda bulunmak istediğimi söylemiştim. Bu durumdan rahatsızlık duyuyordum. Hoşnut olmadığım gibi arkadaşlarının sohbetleri verdiği ortamlar da ayak uyduramıyor üstelik fazlaca geriliyordum. Kendimi ev içerisinde ki bir biblo gibi hissediyordum. Aldığım karar neticesinde eve gidiş gelişleri bile ayırmıştım. Duru bundan rahatsız olduğunu söylemiş hatta tripte atmış ve üstüne abisine gammazladı. Barlas ise ilgilenmediğini, sorun çıkartmadığım sürece istediğimi yapabileceğimi söylemişti. İlk zamanlar çok fazla bu durumdan Duru şikayetçiydi. Gerçi halende şikayet ettiği de söylenebilir. Lakin dersi bitmediği halde beni bırakmak için benimle gelmesi hoş değildi. Vicdan yapıyordum. Eve gidiş gelişler için yapılan seferleri öğrenmiştim. Oldukça zahmetli olsa da evlerine uzak mesafede olan otobüs seferleriyle ile ulaşım sağlıyordum. Belki de kendi ayaklarımın üzerinde durmanın tadını yaşamaya çalışıyorum.
Egemen her zaman ki gibiydi. Okulda nadir karşılaşıyorduk. En son dün karşılamıştık onda da direttiğim halde tost ısmarlamış ve bitirmem için baskı yapmıştı. Barlas'a gelecek olursak, çoğu zaman hatta her gün görmek durumunda kalıyordum. Tam karşı fakültemizde oturduğum sınıfın penceresinden bile çoğu kez görüyordum. Esila ve ikisi sürekli yan yana, baktığım noktada bitiyordu. Rahatsızlık mı gerginlikten mi anlayamıyorum ama sürekli görmekten hoşlanmıyordum. Sevmediğin otun burnunda bitmesi tabiri gibiydi. Aksi bir şekilde baktığım yerde bitiyordular.
İç çekerek attığım adımlar boş bulduğum sandalyeyi çekip oturduğumda sonlandı. Dün başladığım yarıya getirdiğim romanımı çantadan çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Kaldığım yerden devam ettim. Bugün oldukça sessizdi. Kalabalık olmasa da azımsanmayacak kadar kişi de vardı. Masaya hafifçe çökerek, sağ kolumu kıvırarak omzuma yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSS-İ İNTİKAM
ActionÖfkesine, hırsına, geçmişine kapılmış bir adam, "BARLAS KARAHAN " Geçmişinden habersiz, hırslı yeşil gözlere düşmüş genç bir kız, "HÜMEYRA ATABEY" Ilık bir esinti, intikamla yanan kalbe sarıldı. ... Bakışları altında bedenime değen elleri, benliğim...